her saat, Bismillah gibi ve hâkeza... Demek tekrar-ı âyât, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işaret etmek, hem ihtiyacı uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştihayı tahrik etmek için, Kur'anda bazı kıssalar tekerrür ediyor.

Hem Kur'an müessistir, bir din-i mübinin esasatıdır ve şu âlem-i İslâmiyetin temelleridir ve içtimaat-ı beşeriyeyi değiştirip, muhtelif tabakatın mükerrer suallerine cevabdır. Müessise tesbit için, tekrar lâzımdır. Te'kid için, terdad lâzımdır. Teyid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır.

Hem öyle mesail-i azîmeden ve hakaik-i dakikadan bahsediyor ki; umumun kalblerinde yerleştirmek için, çok defa muhtelif suretlerde tekrar lâzımdır. Bununla beraber sureten tekrardır. Fakat manen herbir âyette, herbir kıssada çok maânî, çok fevaid, çok vücuh, çok tabakat vardır. Her bir makamda ayrı ayrı mana ve faide ve maksad için zikrediliyor. Kur'anın mesail-i kevniyenin bazısında ibham ve icmali ise, irşadî bir lem'a-i i'cazdır.

Eğer desen:

"Acaba neden Kur'an-ı Hakîm mevcudattan, felsefenin bahsettiği gibi bahsetmiyor? Bazı mesaili mücmel, mübhem

Yükleniyor...