verirdi. Üstadın yanında bulununca dirilirdim.

“Beni bir taarruz, bir de Üstadın hiddeti diriltirdi. Üstadımız çok hassastı.

Talebeyle Meşguliyet: Talebelerle, yurtlarda meşguliyet mutlak değildir. Bu mes’ele Risale-i Nur’un tebliğiyle ilgilidir. Yolda, okulda, caddede heryerde olur.

• Talebeyle konuştuktan sonra “akla, mantığa muvafık olan bu konuştuklarımın, diğerleriyle arasında bir fark görüyorsanız, bu bana ait değildir. İstifade ettiğim eserlere aittir” demeli.

“Hangi eserler”? diye sorulunca;

“Bu mevzuları defterime not etmiştim. Bunların kitap haline geldiğini işittim.

Size arzu ederseniz te’min edeyim” diyerek Risale-i Nurları tanıtmalıyız.

Lahika Mektupları: Lahika, talebe mektupları, Risale-i Nur’un meslek ve meşrebini bize öğretir, çünkü bu mektuplar Üstadımızın tashihinden geçmiştir. Bu mektuplardan gelince bize derdi: “Bir bak tayyedilecekleri tayyet” sonra yine Üstadımız bakardı, tayyedilecek varsa eder veya ilave ederdi.

Bu mektupları talebesinden işçisine kadar herkes okuyacağından, onlara hiç itiraz bırakmayacak tarzda olmalı. Muarız ekalliyet nazara alınmaz.

• Bazıları, Üstadımızın ismini çok zikretmemizden bizi menetmek isterlerdi. Ben daha da çok “Bediüzzaman Said Nursi” diye tekrar ederdim...

Unutkanlık: Bir şeyi unuttuğumuzda Üstad “Ben tabiatperestliği inkar ettiğim gibi, unutmayı da inkar ediyorum. Unutma yoktur, himmetsizsiniz!” derdi.


Yükleniyor...