altına alan bir müdhiş cereyanın düğümü ve düğmesi ve manen başı ve en müdhiş olan o göçüp giden adam, tokat yediği aynı zamanda, daha sene tamam olmadan, o müdhiş cereyanın bütün başları ve tarafdarları öyle semavî ve müdhiş tokatlara ve şiddetli fırtınalı musibetlere tutulmaya başladılar ki, kıyamete kadar azabını çekecekler ve çekiyorlar. Ve edyan-ı semaviye ve İslâmiyet'e ettikleri cinayetlerin cezasını, çok geniş bir dairede gördüler ve görüyorlar. Mimsiz medeniyetin bu istifrağ ve kusması ile dünyayı mülevves ettikleri için, aynı istihracın gösterdiği tarihte, o medeniyetin başına öyle semavî tokat indi ki, en karanlık vahşetten daha aşağı indirdi.

Elhasıl:

Sırr-ı İnna A'tayna'da çok geniş bir daireyi, dar bir dairede tatbik edilmiş. Nur müjdesi ise; dar ve manevî fakat yüksek bir daireyi, geniş ve maddî bir daire suretinde tasvir edilmiş. Cenab-ı Hakk'a yüzbin şükür ediyorum ki; bu iki kusurumu,

يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ

sırrına mazhar eyledi.

Said Nursî

* * *


Hüsrev'in bir fıkrasıdır

Çok kıymetdar ve çok sevgili Üstadım Efendim!

Hazret-i İsa Aleyhisselâm'la Deccal hakkındaki ehadîs-i müteşabiheden bir hadîsin üç cihetle hakikî tevilini beyan ve izah eden Mehmed Feyzi ve Emin kardeşlerimizin mübarek fıkralarını Sabri kardeşim göndermiş; bugün aldım, okudum. Bu hadîs-i şerifin mealine ve hakikî tevillerine o kadar muhtaç imişim ki; kızgın kum sahralarında senelerden beri susamışlara âb-ı hayat uzatır gibi ruh ve kalbim bir taze hayat buldu, derinden derine nefes aldım, bütün letaiflerim sürurla doldu, zahirî cesedimden manevî kalbime kadar sirayet etti. Sevgili Üstadımız talebelerini ve Kastamonu'lu kardeşlerimiz de bizleri lütuflarıyla doyurduklarından, Cenab-ı Hakk'a hadsiz şükrettim. Başta sevgili Üstadım Risalet-ün Nur'un kerametine ve bu fıkranın feyzine bakan üç ikram ile karşılaştık.


Yükleniyor...