Ol hangi acib sır ki, çıkar göklere İsa

Kimdir çekilen çarmıha, kimdir yine Yuda

Nur derdi için tahtını terkeyledi Edhem

Bir başkasının tahtı olur derdine merhem

Çok şahs-ı veli, nur ile hem etti kanaat

Çok şahs-ı denî, nur ile hem buldu keramet

Her hepsi de pervanesi, üftadesi nurun

Her hepsi muamma, gücü yetmez bu şuurun

Şakk etti Kamer, Fahr-i Beşer, ol yüce Server

Her yerde ve her anda onun nuru muzaffer

Kur'andı kavli, nurdu yolu, ümmeti mutlu

Ümmet olanın kalbi bütün nur ile doldu

Çekmezdi keder, ol sözü cevher, özü kevser

Ol Sure-i Kevser, dedi a'dasına "ebter!"

Ol Şems-i Ezel'den kaçınan ol kuru başlar

Gayya-i Cehennem'de bütün yakmış ateşler

Bitmişti nefes, çıkmadı ses, bıktı da herkes

Ol nura varıp baş eğerek hep dediler pes

İdraki olan kafile ayrıldı Kureyş'ten

Feyz almak için doğmuş olan şanlı güneşten

Ol kevser-i Ahmed'den içip herbiri tas tas

Olmuştu o gün sanki mücella birer elmas

Ol başlara taç, derde ilâç, mürşid-i âlem

Eylerdi nazar bunlara nuruyla demadem

Bunlardı o a'dayı boğan bir alay arslan

Hak uğruna, nur uğruna olmuş çoğu kurban


Yükleniyor...