İşte herbir zîhayat, evvelki yolda gördüğümüz bîçare adama benzer ki; sahibsiz ve âciz oldukları halde, hadsiz merhametsiz zalimlerin hücumuna maruzdur. Bütün dünya bir matemhane-i umumî, yani zikirhane olan dünyayı, bir matemhane şeklinde gösterdin. Tesbihat olan asvatı, elîm firak ve zeval vaveylâları tarzında işittiriyorsun.

Şimdi, senin felsefen tilmizleri ile Kur'an-ı Hakîm'in tilmizlerinin müvazenelerine bak! Senin hâlis tilmizin, bir firavundur. Fakat menfaati için en hasis bir şeye de ibadet eder bir firavun-u zelildir. Her nâfi' şeyi, kendine Rab tanır.

Kur'anın hâlis tilmizi ise abddir. Fakat a'zam-ı mahlukata da ibadete tenezzül etmez. Ve a'zam-ı menfaat olan Cennet'i gaye-i ibadet kabul etmez bir abd-i azizdir.

Hem senin tilmizin, mütemerrid ve muanniddir. Fakat bir lezzet için nihayet zilleti kabul eden ve bir menfaat-ı hasise için şeytan gibi şahısların ayağını öpmekle zillet gösteren bir miskin-i zelildir.

Kur'an'ın tilmizi ise, mütevazi, heyyin yani âsan ve leyyin, yani yumuşaktır. Fakat Fâtırının

Yükleniyor...