ve her bir tohuma câmi' istidadatında, ekser-i meratib peyda olmuş.

İnsandaki şu tarz-ı zenginlik gösteriyor ki; insanın vazife-i asliyesi: Aczini ve fakrını ve kusurunu derkederek ubudiyetle ilân etmek ve hacatının celbi için dua etmek ve mevcudatın tesbihatını görüp müşahede ederek şehadet etmek ve nimetleri görüp tefekkür içinde şükretmek ve ibret içinde bakmaktır. En edna aklı olan anlar ki; şu cihazat, şu hayat-ı fâniyenin idamesi için verilmemiştir. Belki bir hayat-ı bâkiyenin sermayesidir. Temsil, hakikatı fehme takrib eder. Meselâ:

Bir zât, bir hâdimine on altun verdi. Tâ mahsus güzel bir kumaştan kendine bir kat libas satın alsın. O hâdim gitti, o kumaşın en a'lâsından mükemmel bir libas aldı. Sonra o zât, diğer bir hâdimine bin altun verdi. Bir kâğıt içinde bazı şeyler yazdı, cebine koydu. Bir ticarete gönderdi. Her aklı başında olan bilir ki; o sermaye, bir kat libas almak için değil. Zira evvelki hâdim, on altun ile en a'lâ kumaştan bir kat libas almış. Bu bin altun bir kat libasa sarfedilmez. Şayet bu hâdim kâğıdı okumayıp, evvelki hâdime bakarak bütün parayı bir kat libasa verse; hem o kumaşın en

Yükleniyor...