Çok müşfik, çok kerim Üstadım Efendim,

Huzur-u Hazretinizde, manen rahle-i tedrisinizde, irfanınıza müştak, feyzinizle serab şu fakir, şu âciz talebenizin, Nur'un derslerinden aldığı intibah ile, hakaik-i Kur'aniyenin i'cazkâr ve nâmütenahî ulvî hakikatlarından ve mübarek feyzinizin tereşşuhatı olarak şöyle bir hakikat kalbime geldi:

Kur'an-ı Azîmüşşan'dan dersimi okurken Sure-i Lokman'daki

وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ

âyetini kıraat ederken -gayr-ı ihtiyarî- kalbim, ruhum, aklım bu kudsî kelâmın pek derin, pek ulvî manasına saplandı. Başta asr-ı pâk-i Muhammedî (A.S.M.) olduğu halde bütün asırlarla konuşan bu âyet-i kerime, asrımıza da elbette bakmaktadır. Hususuyla bu âyet-i celilenin asrımızdaki tam mâsadakı olacak bir manevî zâta şifreli mükâlemesi ve hitabı var diyerek şiddetli bir ihtarın saikiyle baktım. O kudsî cümle-i Kur'aniye ki;

فَقَدِ اسْتَمْسَكَ

nazm-ı celiline kadar, Risale-i

Yükleniyor...