İslami bir eseri mütalaa ederken, o eserin ders verdiği esasat-ı diniyeyi ve semere verdiği neticeleri düşünmeliyiz. İşte Risale-i Nur’u bu nokta-i nazarla mütalaa ettiğimiz zaman görülüyor ki; onunla tenevvür edenlerde, her türlü şüphe ve vesveselerden uzak, canlı ve kuvvetli bir kanaat-ı imaniye hüsûle gelmektedir.

13. Risale-i Nur; Allah yolunda, Kur’anın elmas kılıncı olan iman hakikatleriyle manevi cihad etmeyi öğretir, imanı takviye eder, manevi terakkiyatı sağlar. Fenalığa karşı, iyilik ve fazileti, merhamet ve şefkati, birlik ve beraberliği, afv ve safvı (temizliği) ders verir. Bütün bunları bir mükafat beklemeyerek ve münhasıran, Allah rızasını gözeterek ifa etmeyi esas tutar.

14. Risale-i Nur; öyle ateşli ve ateşin bir kitaptır ki, onu okuyan insanların ruhları alevlenir, nur-u imanla parlar ve dolar. Bu nadide eserin şayan-ı hayret olan intişarına en birinci saik ve sebep; Hak ve hakikati, gayet saf ve berrak bir surette izah ve ispat ederek, kalb ve dimağlara yerleştirmesidir.

15. Risale-i Nur; bize bir lütuf ve nîmettir. Baştan başa iman ve İslamiyeti parlak bir surette ders verdiğinden, her türlü sitayişe şâyân bir eserdir.

16. Risale-i Nur’daki, Kur’anî ve imanî hakikatlerin kuvvetidir ki; bu eserler dinsiz cereyanların temel taşlarını parçalamış ve İslam düşmanlarını titreten bir azamet ve haşyet izhar etmiştir. Bu kelam ve üslup, denizleri coşturacak kuvvettedir. Risale-i Nur müstemirren ilerlemiştir.

17. Risale-i Nur; milyonlarca ehl-i imanı, ışığı altında toplayan bir meş’ale-i imandır.

18. Risale-i Nur; cihanşümül olan Kur’anî ve imanî hakikatları ihtiva eden, harika bir tefsir-i Kur’anîdir.

19. Bediüzzaman; bahadır ve yavuz bir mücahid-i ekberdir. Bediüzzaman, eşedd-i zulmün ve istibdad-ı mutlakın önünde eğilmedi, göğüs gerdi, çarpıştı ve yıktı.

20. Bediüzzaman; beşer tarihinde pek ender görülen fazilet abidesi bir insan ve nadire-i hilkat olan, bir müfessir-i a’zamdır.

21. Bediüzzaman; dinî ve milli ruhu ateşleyen, dâhî ve müstesna bir müelliftir.

Bediüzzaman; İslamiyetin bütün faziletlerini nefsinde toplamış olan ender yaratılışta, ilmi ile âmil bir müfessir-i Kur’andır.

22. NURCULUK; şahlanan bir iman tezahürüdür.

23. Denizler donanma, bulutlar ordu yağdırsa; arz çıldırsa, bize saldırsa; bizi Nurlardan, bizi bizden yine ayıramayacak. Bu hizmet-i imaniye, ebede kadar pâyidar olacaktır İnşallah!!. Bütün zulum ve işkencelere rağmen, azim ve iradesinden, sebat ve sadakatinden zerre kadar birşey kaybetmeyen Bediüzzaman; din düşmanlarıyla mücadelesine bütün ömrü boyunca devam etmiş ve muzaffer olmuştur.

24. Biz bu beden ve canları, ancak ve ancak Allah yolunda manevi cihad için besleyeceğiz. İslam dini; şehamet, hamaset ve gayret dinidir. Korkaklık ve meskenet, İslamiyetle kabil-i te’lif değildir.

25. Gerek şahsi dert ve mes’elelerimiz, gerekse din düşmanlarının taarruzlarıyla giriftar olduğumuz sıkıntılarımız, biz Nur talebelerinin canlılık ve cevvaliyetini çoğaltır. Mücahede-i diniye yolunda, ihlas ve cesaret verir, metanet ve salabetimizi ziyadeleştirir.

26. Zulüm ve işkenceler, insanın mahiyetindeki asalet ve cesareti meydana çıkarır, fıtratındaki kabiliyetleri inkişaf ettirir. Hayatta sıkıntı, musibet, dert ve meşakkatlere düçar olmayanlar; büyük feragat, hamiyyet ve cesaret sahibi olamazlar.

27. Risale-i Nur’un neşriyat ve fütuhatı, 27 Mayıs ihtilalinden sonra yüzde üçyüz ziyadeleşmiştir. Bu muazzam ve ileri hamlenin en büyük saiki ve amili, hiç şüphe yoktur ki, Risale-i Nur’un varlığını tehdit eden din düşmanlarının, Nur talebelerine taarruzlarıdır.


Yükleniyor...