وَ اِنَّ الْفُجَّارَ لَف۪ى جَح۪يمٍ
Akibet, ikaba delildir; hadsen onu gösteriyor. Masiyetin ekseriya dünyada olan akibeti, bir emare-i hadsiyedir ki, cezası da bir ikab vardır. Çünki herkes hususî bir tecrübe ile hadsen görüyor ki; hiçbir münasebet-i tabiiye olmadığı halde, masiyet bir netice-i seyyieye müncer olur. Bu kadar kesret ve vüs'atle tesadüf olamaz.
Eğer şu umum muhtelif hususî tecrübeler nazara alınırsa görünür ki; nokta-i iştirak yalnız tabiat-ı masiyettir ki, cezayı istilzam ediyor. Demek ceza, masiyetin lâzım-ı zâtîsidir.
Madem ki dünyada filcümle bu lâzım, sırf tabiat-ı masiyet için terettüb ediyor. Elbette bu dârda terettüb etmiyen, başka dârda terettüb edecektir. Acaba kim vardır ki, küçücük bir tecrübe geçirmemiş ve dememiş ki: "Filan adam fenalık etti, belâsını buldu.
* * *
Akibet, ikaba delildir; hadsen onu gösteriyor. Masiyetin ekseriya dünyada olan akibeti, bir emare-i hadsiyedir ki, cezası da bir ikab vardır. Çünki herkes hususî bir tecrübe ile hadsen görüyor ki; hiçbir münasebet-i tabiiye olmadığı halde, masiyet bir netice-i seyyieye müncer olur. Bu kadar kesret ve vüs'atle tesadüf olamaz.
Eğer şu umum muhtelif hususî tecrübeler nazara alınırsa görünür ki; nokta-i iştirak yalnız tabiat-ı masiyettir ki, cezayı istilzam ediyor. Demek ceza, masiyetin lâzım-ı zâtîsidir.
Madem ki dünyada filcümle bu lâzım, sırf tabiat-ı masiyet için terettüb ediyor. Elbette bu dârda terettüb etmiyen, başka dârda terettüb edecektir. Acaba kim vardır ki, küçücük bir tecrübe geçirmemiş ve dememiş ki: "Filan adam fenalık etti, belâsını buldu.
Yükleniyor...