Üçüncüsü:
Minnet etmemektir. Buna remzen
رَزَقْنَا
daki hakikî mâlik kim olduğunu ve sadaka veren yalnız vasıta olduğunu göstermekle, şu şarta (medar) etmiştir.
Dördüncüsü:
Tıyb-ı nefs ile, rıza-i kalb ile olmalı. Havf-ı fakr ile olmamalı. Şuna telvihan
رَزَقْنَا
daki nun-u azametle
اَنَا الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ
manasına remzedip şu şarta (emare) etmiştir.
Beşincisi:
Sadakayı alan sefahette değil, belki nafakasında ve hacat-ı zaruriyesinde sarfetmeli. Şuna telmihan
يُنْفِقُونَ
un maddesini (alâmet) etmiştir.
Altıncı şart,
kemaldir. Mala hasr edilmemeli. Zira tasadduk malda olduğu gibi; ilimde, fikirde, fiilde de olur. Şu tamime
مَا
lafzındaki umum ile îma ve
يُنْفِقُونَ
deki ıtlak ile işaret etmiştir. Çünki makam-ı hitabîde ıtlak, tamimdir.
Minnet etmemektir. Buna remzen
رَزَقْنَا
daki hakikî mâlik kim olduğunu ve sadaka veren yalnız vasıta olduğunu göstermekle, şu şarta (medar) etmiştir.
Dördüncüsü:
Tıyb-ı nefs ile, rıza-i kalb ile olmalı. Havf-ı fakr ile olmamalı. Şuna telvihan
رَزَقْنَا
daki nun-u azametle
اَنَا الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَت۪ينُ
manasına remzedip şu şarta (emare) etmiştir.
Beşincisi:
Sadakayı alan sefahette değil, belki nafakasında ve hacat-ı zaruriyesinde sarfetmeli. Şuna telmihan
يُنْفِقُونَ
un maddesini (alâmet) etmiştir.
Altıncı şart,
kemaldir. Mala hasr edilmemeli. Zira tasadduk malda olduğu gibi; ilimde, fikirde, fiilde de olur. Şu tamime
مَا
lafzındaki umum ile îma ve
يُنْفِقُونَ
deki ıtlak ile işaret etmiştir. Çünki makam-ı hitabîde ıtlak, tamimdir.
Yükleniyor...