oluyor. Bu mertebede nefsin tezkiyesi, ancak adem-i tezkiyesiyle olur.

İkinci Hatve:

Nefis hizmet zamanında geri kaçar. Ücret vaktinde ileri safa hücum ediyor. Bu mertebede onun tezkiyesi, yaptığı fiili aksetmekle olur. Yani işe, hizmete ileriye sevkedilmeli, ücret tevziinde geriye bırakılmalıdır.

Üçüncü Hatve:

Kendi nefsinde, torbasında, kusur, naks, acz, fakr'dan maada bir şeyi bırakmamalıdır. Bütün mehasin, iyilikler, Fâtır-ı Hakîm tarafından in'am edilen nimetler olup hamdi iktiza eder. Fahrı istilzam etmediklerini itikad ve telakki edilmelidir. Bu mertebede onun tezkiyesi; kemalinin adem-i kemalinde, kudretinin aczinde, gınasının fakrında olduğunu bilmekten ibarettir.

Dördüncü Hatve:

Kendisi istiklaliyet halinde fâni, hâdis, madum olduğunu ve esma-i İlahiyeye âyinedarlık ettiği halde şahid, meşhud, mevcud olduğunu bilmekten ibarettir. Bu mertebede onun tezkiyesi; vücudunda ademini, ademinde vücudunu bilmekle

لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ

yü kendisine vird ittihaz etmektir.

Ve keza Vahdet-ül Vücud ehli, kâinatı nefyetmekle i'dam ediyorlar. Vahdet-üş Şühud halkı ise, bütün mevcudatı, -kürek cezalılar gibi- nisyan zindanında ebedî hapse mahkûm ediyorlar.

Kur'anın ifham ettiği tarîk, kâinatı, mevcudatı hem i'damdan, hem hapisten kurtarır. Esma-i hüsnaya mazhariyetle âyinedarlık etmek gibi vazifelerde istihdam ediyor. Fakat kâinatı, istiklaliyetten ve kendi hesabına çalışmaktan azlediyor.

Ve keza insanın vücudunda birkaç daire vardır. Çünki hem nebatîdir, hem hayvanîdir, hem insanîdir, hem imanî. Tezkiye muamelesi bazan tabaka-i imaniyede olur. Sonra tabaka-i nebatiyeye iner. Bazan da yirmidört saat zarfında her dört tabakada muamele vaki' olur. İnsanı hata ve galata atan, bu dört tabakadaki farkı riayet etmemektir.

خَلَقَ لَنَا مَا فِى الْاَرْضِ جَم۪يعًا

ya istinaden insaniyetin mide-i hayvaniye ve nebatiyeye münhasır olduğunun zannıyla galat ediyor.


Yükleniyor...