olsa, bir-iki tanesi kapansa, saraya girilemeyeceği söylenemez. İşte hakaik-i imaniye, o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır; isbat ediyor, bir kapıyı açıyor. Bir tek kapı açılırsa, sair kapıların anahtarları bulunmadığından veyahut gafletle kaybedildiğinden, o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez."

Diğer mühim bir mes'ele de: Müteşabihat ve kinaiyat-ı Kur'aniye ve hadîsiyenin zahir manalarının hakikata muhalif görünmesinden bazı münafıklar itiraz etmişler. Bu mes'eleye her müşkilâtı halleden ve her suale cevab veren Risale-i Nur, gayet mukni' ve kat'î cevablar vermiştir. Yirmidördüncü Söz Risalesinin Üçüncü Dalında, müteşabihat-ı Kur'aniye ve hadîsiyeye gelen evham ve şübhelere karşı "Oniki Asıl ve Esaslar" yazılmış. Herşeyden evvel, şübheye düşenler o esaslı asılları dikkatle okusunlar. Kur'an-ı Hakîm, ondört asırda bütün beşeriyeti

وَاِنْ كُنْتُمْ ف۪ى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪

âyetiyle muarazaya davet edip meydan okuduğu halde; ne dost, ne düşman hiç kimsenin, en küçük bir surenin dahi mislini getirmekten

Yükleniyor...