çokluğunun kıymeti yoktur."

2- "Bir fennin veya bir san'atın medar-ı münakaşa olmuş bir mes'elesinde, o fennin ve o san'atın haricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve san'atkâr da olsalar, sözleri o mes'elede geçmez ve hükümleri hüccet olmaz ve o fennin icma-i ülemasına dâhil sayılmaz. Meselâ: Büyük bir mühendis, bir hastalığın keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabib kadar hükmü geçmez. Ve bilhâssa maddiyatta çok tevaggul eden ve gittikçe maneviyattan uzaklaşan ve aklı gözüne inen en büyük bir feylesofun münkirane sözü, maneviyatta nazara alınmaz ve kıymetsizdir."

Buna dair Risale-i Nur'da "Hikmet-ül-İstiaze" Risalesinde şöyle denilmiştir:

"Bir vesvese-i şeytaniyedir ki: Bir hakikat-ı imaniyeye dair yüzer delail-i isbatiyenin hükmünü, nefyine delalet eden bir emare ile kırmak ister. Halbuki, kaide-i mukarreredir ki: Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor. Bir davada müsbit bir şahidin hükmü, yüzer nâfîlere racih olur. Bu hakikata bu temsil ile bak: Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Bir tek kapı açılmasıyla o saraya girilebilir; öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapıları açık

Yükleniyor...