اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ
diyerek emir ve irade-i İlahiyeye göre hareket ettiklerini ve her anda Hâlıklarının inayetine ve rahmetine ve yardımına muhtaç olduklarını gösteriyorlar gördüm. Hem namazdaki cemaatin kudsî sırrını, hem nun'un güzel mu'cizesini hayretle müşahede edip, nun kapısıyla girdiğim gibi çıktım, Elhamdülillah dedim.
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ
cümlesini, o üç cemaatin ve o büyük ve küçücük arkadaşlarım hesabına da söylemeye alıştım. Şimdi mukaddime bitti, sadede geliyoruz.
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ
in işaret ettikleri hüccete gayet kısa bir işarettir:
Evvelâ:
Biz, gözümüzle görüyoruz: Kâinatta, hususan zemin yüzünde; dehşetli ve daimî bir faaliyet ve hallakıyetin intizamla cereyanı içinde merhametkârane, müdebbirane bir rububiyet-i mutlaka hadsiz zîhayatların
diyerek emir ve irade-i İlahiyeye göre hareket ettiklerini ve her anda Hâlıklarının inayetine ve rahmetine ve yardımına muhtaç olduklarını gösteriyorlar gördüm. Hem namazdaki cemaatin kudsî sırrını, hem nun'un güzel mu'cizesini hayretle müşahede edip, nun kapısıyla girdiğim gibi çıktım, Elhamdülillah dedim.
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ
cümlesini, o üç cemaatin ve o büyük ve küçücük arkadaşlarım hesabına da söylemeye alıştım. Şimdi mukaddime bitti, sadede geliyoruz.
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُ
in işaret ettikleri hüccete gayet kısa bir işarettir:
Evvelâ:
Biz, gözümüzle görüyoruz: Kâinatta, hususan zemin yüzünde; dehşetli ve daimî bir faaliyet ve hallakıyetin intizamla cereyanı içinde merhametkârane, müdebbirane bir rububiyet-i mutlaka hadsiz zîhayatların
Yükleniyor...