Altıncı şart:

Kemâldir... Mal'a hasr edilmemeli. Zîrâ tasadduk malda olduğu gibi; ilimde, fikirde, fiilde de olur. Şu ta'mime

مَا

lafzındaki umum ile îma ve

يُنْفِقُونَ

deki ıtlak ile işaret etmiştir. Çünki makam-ı hitabîde ıtlak, ta'mimdir.

İslâmiyetin bir rükn-ü mühimmi olan zekat, beşerin hayat-ı nev'iyesi için ehemmiyeti şudur:

Hadîste var;

اَلزَّكَاةُ قَنْطَرَةُ اْلاِسْلَامِ

yani zekat bir köprüdür ki, müslüman, kardeşi olan müslümana muavenet için ondan geçer. Zîrâ memurun-bih olan teavün, o vasıta iledir. Ve nev'-i beşerin heyet-i içtimaiyedeki nizamın sırat-ül müstakimi odur. İnsanlar içinde madde-i hayatın cereyanına rabıta odur. Terakkiyat-ı beşerdeki zehirlere tiryak odur.

Evet, zekatın vücûb-u kat'îsinde ve onun kabilesi olan sadakaya ve karz-ı hasene da'vet-i Kur'ânîde; ve ribanın vesailiyle beraber hurmet-i şedidesinde azîm bir hikmet, âlî bir maslahat, vasi' bir rahmet vardır.

Eğer sahife-i âlemde tarihî bir nazarla dikkat ve cem'iyet-i beşeriyenin mesavîsinin esasları teftiş edilse görülecektir ki; bütün ihtilâlât ve fesadın aslı ve ma'deni ve bütün ahlâk-ı rezilenin mahrek ve menba'ı, tek iki kelimedir. O iki kelimenin imtizacından bomba gibi Küre-i Arz patladı ve izdivacından, medenî insanlardan canavarlar doğdu.

Birinci Kelime: Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne!.

İkinci Kelime: İstirahatım için zahmet çek, sen çalış ben yiyeyim!.

Merhametsiz nefisperest olan birinci kelime-i gaddaredir ki; âlem-i insanı zelzeleye getirip, kıyameti kopmak üzeredir. Şu kelimenin ırkını kesecek tek bir devası var ki, o da zekattır ve zekatın mükemmili olan sadakattır. Ve onun mütemmimi olan karz-ı hasendir.

Harîs, hodgâm, zalim olan ikinci kelimedir ki, beşerin terakkiyatını öyle sarsıyor ki, herc ü merc ateşine atmak üzeredir.

Şu dâhiye-i dehyanın tek bir devası var; o da hurmet-i ribadır ve faizin bütün vesailini hayat-ı içtimaîden ref' etmektir. Hodgâm ellerde servetin


Yükleniyor...