inhisarına vesile olan riba kapları, bankaları seddir. Evet bu kapılar ile servet ve temellük, kalil adamlarda toplanır. Bu iki düstur ile tevzi' edilmezse, gasbedilecektir.

Evet heyet-i içtimaiyedeki intizamın şartı, tabakat-ı beşer birbirinden uzaklaşmamak; tabaka-yı havass tabaka-yı avamdan, taife-i ağniya taife-i fukaradan ayrılmasın ki, sıla-i rahm kopmasın. Halbuki ribanın hayatı ve zekatın mevti ile, geniş bir mesafe açılmış, öyle bir uzaklık olmuş ki; hayt-ı vasl kopmuş...

Tabaka-yı süflâdan, tabaka-yı ulyâya karşı ihtiram, itaât, tahabbüb yerine; yalnız ihtilal sadâsı, hased sayhası, kin enîni, nefret velvelesi, intikam feryadı yükselip işitilir.

Tabaka-yı ulyâdan, tabaka-yı süflâya merhamet, ihsan ve taltife bedel; yalnız zulmün ateşi, tahakkümün sa'ikası, tahkirin ra'dı iniyor.

İşte bu halet-i ruhiyedendir ki, sebeb-i tevazu' ve terahhum olan havastaki meziyet, tekebbür ve gurura sebeb olmuştur. Şefkate, acımaya ve yardıma sebeb olan fukara aczi, avamın fakrı; esaretlerine, sefaletlerine sebeb olmuştur.

Eğer şahid istersen; âlem-i medenî'nin fesad ve rezaletine bak! zaman çok şahidleri gösterecektir.

Elhasıl:

Tabakatın musalahası, birbirine yakınlaştırmasının çare-i yegânesi: erkân-ı İslâmiyetten olan zekatı, heyet-i içtimaiyenin tedvirine vâsi', âlî düstur ittihaz etmektir. İslâmiyette en büyük kebire olan ribayı vesailiyle ilga etmektir. Adalet-i Kur'âniye âlem kapısında durup, ribaya yasaktır, girmeye hakkın yoktur, der.

Zaman ihtiyarlandıkça Kur'an gençleşiyor, rumûzu tavazzuh ediyor.

Meselâ:

اِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ عِشْرُونَ ..الخ

Meselâ:

تَجْر۪ى فِى الْبَحْرِ..الخ

Meselâ:

قُتِلَ اَصْحَابُ اْلاُخْدُودِ..الخ

Meselâ... Meselâ... ilh.

* * *



Yükleniyor...