MUKADDEME

Bunlardan başka -ki mu'cizat- çendan bazı efradı mütevatir değildir. Cinsi mutlak, belki çok enva'ı katiyyen ve yakînen mütevatir-i bilmânâdır. O havarik birkaç nev'dir. İşte bir nev'i irhasat-ı mütenevviadır. Güya o dürr-ü yetim ile hâmile olan o asır, Peygamberden istifaza ile istifade ederek keramet sahibi olmuş. Kalb-i hassasından hiss-i kablelvukua binaen, irhasatıyla Fahr-ı Âlemin (A.S.M.) geleceğini ihbar etmiştir.

Bir nev'i dahi; gaybdan olan ihbarât-ı kesiredir. Güya tayyar olan Ruh-u münevveri; zaman ve mekanın kaydlarını kırmış ve hudud-u mâziye ve müstakbeleyi çiğnemiş geçmiş; her tarafını görerek bize söylemiş ve göstermiştir.

Bir kısmı dahi; tahaddî vaktinde müteferrikan, hatta bâzen tek bir adam için izhar olunan havarık-ı hissiyedir. Bine karîb ta'dat olunmuştur. Hatta meşâhir-i enbiyanın meşâhir-i mu'cizatlarının nezairi içindedir. Efradı âhadî de olsa, mecmu'u mütevatir-i bilmânadır.

Birisi: Rivayat-ı sahiha-ı sâbite ile mükerreren mübarek parmaklarından suyun nebeânıdır. Güya mâden-i sehavet olan yed'-i mübarekesinden mâye-i hayat olan suyun nebeanı ile; menba'-ı hidayet olan lisanında maye-i ervah olan zülâl-i hidayetin feveranını hissen tasvir ediyor.

Diğeri: Rivayat-ı sahiha-ı sâbite ile mükerreren vukubulan tekellüm-ü hacer ve şecer ve hayvandır. Güya hidayetindeki hayat-ı mâneviye cemadat, hayvanata sirayet ederek nutka getirmiştir. Minber-i Şerifindeki ciz'in hanini, yâni o ağacın ağlaması mütevatir-i bilmânadır.

Bir kısmı da; az bir taamı teksirdir ki; rivayât-ı sahiha-yı meşhûre ile sabittir; pek çok defa az bir taam, bir cemaat-ı azîmeyi işbâ ederek, âdeta noksan olmamış gibi kalıyormuş.

Bir kısmı da; ihya-yı emvat, hastaları teşfiyeye aittir. Bunun gibi pek çok aksamı esanîd-i sahiha ile kütüb-ü muhakkikîn tamamıyla beyan etmişlerdir. Onun için iktisar ettik. Kadî Îyaz Şifa-i Şerif'inde, Kastalânî Mevahib-i Ledünniye'de mu'cizatı güzel tafsil etmişlerdir.

جَزَاهُمُ اللهُ خَيْرًا

Yükleniyor...