Medeniyet, nev'i beşerden yüzde onu müzahref bir saadete çıkarmış, sekseni meşakkate sefalete atmıştır. Saadet odur ki; umuma veya eksere saadet ola!.. Nev-i beşere rahmet olan Kur'ân-ı Kerîm ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
ALTINCI ŞUA
MU'CİZAT-I HİSSİYEDEN SÜZÜLEN
ŞUA'ÂTI İSTİŞHADDIR
Birincisi:
Kur'ân-ı mu'cizdir. Evet Kur'ân mu'cizedir. Zîrâ misli yoktur.
فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪
tahaddî kamçısıyla onüç asırdan beri mütemadiyen a'danın kafasına vurmakla galeyana getirdiği arzu-yu muaraza, hem de câzibedar letâfetiyle heyecana getirdiği şevk-i taklid âmmede hükümrân olmakla beraber, meydanda olan milyonlar kütüb-ü Arabiye ile muvazene edilse; hatta en âmî adam dahi diyecektir ki: "Bu bunlara benzemez." Öyle ise ya en aşağıdadır. Bu, bütün dünyanın ittifakıyla battaldır. Veya umumun fevkindedir ki, o ihtiyac-ı şedîd ve aşk-ı sedîdin ısrar ve tahrikiyle de takat-ı beşer, mislinden âciz kalmıştır. Ümmet, i'câzında ittifak etmiştir. Mütenafi olmayan vücuh-u i'cazda ayrı ayrı gitmişler.
Muarazadan men'i İlâhî, sarf-ı kuvâ, ümmîden zuhûru, cem'-i hakâik, garabet-i üslûb, belâğat-ı nazm, ihbar-ı guyub gibi...
Yükleniyor...