Bir bedevî yalnız dört şeye muhtaç iken; medeniyet yüz şeye muhtaç ve fakir etmiştir. Say' masrafa kâfî gelmediğinden; hîleye, harama sevketmekle ahlâkın esasını şu noktadan ifsad etmiştir. Cemaate, nev'e verdiği servet, haşmete bedel; ferdi, şahsı fakir, ahlâksız etmiştir. Kurûn-u ûlânın mecmu-u vahşetini bu medeniyet bir def'ada kustu. Alem-i İslâmın şu medeniyete karşı istinkâfı cây-i dikkattir. Zîra istiğna ve istiklâliyet hassasiyle mümtaz olan Şeriattaki ilâhî hidayet, medeniyetin esası olan Roma felsefesinin dehasıyla aşılanmaz.
Medeniyet, nev'i beşerden yüzde onu müzahref bir saadete çıkarmış, sekseni meşakkate sefalete atmıştır. Saadet odur ki; umuma veya eksere saadet ola!.. Nev-i beşere rahmet olan Kur'ân-ı Kerîm ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
* * *
ALTINCI ŞUA
MU'CİZAT-I HİSSİYEDEN SÜZÜLEN
ŞUA'ÂTI İSTİŞHADDIR
Birincisi:
Kur'ân-ı mu'cizdir. Evet Kur'ân mu'cizedir. Zîrâ misli yoktur.
فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪
tahaddî kamçısıyla onüç asırdan beri mütemadiyen a'danın kafasına vurmakla galeyana getirdiği arzu-yu muaraza, hem de câzibedar letâfetiyle heyecana getirdiği şevk-i taklid âmmede hükümrân olmakla beraber, meydanda olan milyonlar kütüb-ü Arabiye ile muvazene edilse; hatta en âmî adam dahi diyecektir ki: "Bu bunlara benzemez." Öyle ise ya en aşağıdadır. Bu, bütün dünyanın ittifakıyla battaldır. Veya umumun fevkindedir ki, o ihtiyac-ı şedîd ve aşk-ı sedîdin ısrar ve tahrikiyle de takat-ı beşer, mislinden âciz kalmıştır. Ümmet, i'câzında ittifak etmiştir. Mütenafi olmayan vücuh-u i'cazda ayrı ayrı gitmişler.
Muarazadan men'i İlâhî, sarf-ı kuvâ, ümmîden zuhûru, cem'-i hakâik, garabet-i üslûb, belâğat-ı nazm, ihbar-ı guyub gibi...
Medeniyet, nev'i beşerden yüzde onu müzahref bir saadete çıkarmış, sekseni meşakkate sefalete atmıştır. Saadet odur ki; umuma veya eksere saadet ola!.. Nev-i beşere rahmet olan Kur'ân-ı Kerîm ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
ALTINCI ŞUA
MU'CİZAT-I HİSSİYEDEN SÜZÜLEN
ŞUA'ÂTI İSTİŞHADDIR
Birincisi:
Kur'ân-ı mu'cizdir. Evet Kur'ân mu'cizedir. Zîrâ misli yoktur.
فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪
tahaddî kamçısıyla onüç asırdan beri mütemadiyen a'danın kafasına vurmakla galeyana getirdiği arzu-yu muaraza, hem de câzibedar letâfetiyle heyecana getirdiği şevk-i taklid âmmede hükümrân olmakla beraber, meydanda olan milyonlar kütüb-ü Arabiye ile muvazene edilse; hatta en âmî adam dahi diyecektir ki: "Bu bunlara benzemez." Öyle ise ya en aşağıdadır. Bu, bütün dünyanın ittifakıyla battaldır. Veya umumun fevkindedir ki, o ihtiyac-ı şedîd ve aşk-ı sedîdin ısrar ve tahrikiyle de takat-ı beşer, mislinden âciz kalmıştır. Ümmet, i'câzında ittifak etmiştir. Mütenafi olmayan vücuh-u i'cazda ayrı ayrı gitmişler.
Muarazadan men'i İlâhî, sarf-ı kuvâ, ümmîden zuhûru, cem'-i hakâik, garabet-i üslûb, belâğat-ı nazm, ihbar-ı guyub gibi...
Yükleniyor...