Üçüncü Nükte:
Medeniyet-i hazıra ile Şeriat-ı İslâmiyeyi esas itibariyle muvazene:
İşte medeniyet-i hâzıra, beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir.
-Nokta-ı istinadı kuvvettir. O ise şe'ni tecavüzdür.
-Hedef-i kasdı, menfaattir. O ise şe'ni tezahumdur.
-Hayatta düsturu cidaldir. O ise şe'ni tenazu'dur.
-Kitleler mabeynindeki rabıtası, aheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfi milliyettir. O ise şe'ni müdhiş tesadümdür.
-Câzibedar hizmeti, heva ve hevesi teşci' ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir. O heva ise şe'ni insaniyeti derece-i melekiyeden dereke-i kelbiyete indirmektir. İnsanın mesh-i manevîsine sebep olmaktır.
Şeriat-ı İslâmiye ise; onun menfi esasları yerine müsbet esaslar vaz'eder.
-İşte nokta-yı istinad, kuvvete bedel haktır ki; şe'ni adalet ve tevazündür.
-Hedefte menfaat yerine fazilettir ki; şe'ni muhabbet ve tecazübdür.
-Cihet-ül vahdette unsuriyet ve milliyet yerine; rabıta-yı dînî, vatanî, sınıfîdir ki; şe'ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedafü'dür.
-Hayatta düstûr-u cidal yerine, düstûr-u teavündür ki; şe'ni ittihad ve tesanüddür.
-Hevâ yerine hüdadır ki; şe'ni insaniyeten terakki ve ruhen tekamüldür. Hevayı tahdid eder. Nefsin hevesat-ı sefîlesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder.
{(*) Bu sözler garib bir rüyada, acib bir hitabenin parçasıdır. Tahayyül ediyorum, halkın ilmi dimağındadır. Musluğu açılsa rahatla akıyor. Hafızam sönüyor, yardım etmiyor. Benimki kuyu gibi kalbimdedir. Çıkması güçtür. Çok yazamıyorum, vakıf malı olan mesaili veya bizzat kalbime malolmayan mebahisi nakletmek istemem. Kendi eski kalbimden ve eski eserlerimden aynen naklediyorum. -Müellif-}
Hem medeniyet-i hazırada serbest hevanın tahakkümüyle havâic-i gayr-ı zaruriye; havâic-i zaruriye hükmüne geçmişlerdir.
Medeniyet-i hazıra ile Şeriat-ı İslâmiyeyi esas itibariyle muvazene:
İşte medeniyet-i hâzıra, beş menfi esas üzerine teessüs etmiştir.
-Nokta-ı istinadı kuvvettir. O ise şe'ni tecavüzdür.
-Hedef-i kasdı, menfaattir. O ise şe'ni tezahumdur.
-Hayatta düsturu cidaldir. O ise şe'ni tenazu'dur.
-Kitleler mabeynindeki rabıtası, aheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfi milliyettir. O ise şe'ni müdhiş tesadümdür.
-Câzibedar hizmeti, heva ve hevesi teşci' ve arzularını tatmin ve metalibini teshildir. O heva ise şe'ni insaniyeti derece-i melekiyeden dereke-i kelbiyete indirmektir. İnsanın mesh-i manevîsine sebep olmaktır.
Şeriat-ı İslâmiye ise; onun menfi esasları yerine müsbet esaslar vaz'eder.
-İşte nokta-yı istinad, kuvvete bedel haktır ki; şe'ni adalet ve tevazündür.
-Hedefte menfaat yerine fazilettir ki; şe'ni muhabbet ve tecazübdür.
-Cihet-ül vahdette unsuriyet ve milliyet yerine; rabıta-yı dînî, vatanî, sınıfîdir ki; şe'ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedafü'dür.
-Hayatta düstûr-u cidal yerine, düstûr-u teavündür ki; şe'ni ittihad ve tesanüddür.
-Hevâ yerine hüdadır ki; şe'ni insaniyeten terakki ve ruhen tekamüldür. Hevayı tahdid eder. Nefsin hevesat-ı sefîlesinin teshiline bedel, ruhun hissiyat-ı ulviyesini tatmin eder.
{(*) Bu sözler garib bir rüyada, acib bir hitabenin parçasıdır. Tahayyül ediyorum, halkın ilmi dimağındadır. Musluğu açılsa rahatla akıyor. Hafızam sönüyor, yardım etmiyor. Benimki kuyu gibi kalbimdedir. Çıkması güçtür. Çok yazamıyorum, vakıf malı olan mesaili veya bizzat kalbime malolmayan mebahisi nakletmek istemem. Kendi eski kalbimden ve eski eserlerimden aynen naklediyorum. -Müellif-}
Hem medeniyet-i hazırada serbest hevanın tahakkümüyle havâic-i gayr-ı zaruriye; havâic-i zaruriye hükmüne geçmişlerdir.
Yükleniyor...