Bir sail-i misalî bana demişti:
"İ'caz-ı Kur-an'ı îcaz ile beyan et!" Ben de "Rumûz"da böyle cevap vermiştim:
Cevap:
İ'caz-ı Kur'ân yedi menabi'-i külliyeden tecellî ve yedi anasırdan terekküb eder.
Birinci Menba:
Lâfzın fesahatından, nazmın cezaletinden, mânânın belâğatından, mefhumların beda'atından, mazmunların bera'atından, üslûbların garabetinden tevellüd eden nakş-ı acîbdir.
İkinci Unsur:
Umur-u kevniyedeki gaybdan, hakaik-i İlahiyedeki gaybdan, mazîdeki gaybdan, müstakbeldeki gaybdan terekküb eden ilm-ül - guyûbdur.
Üçüncü Menba:
Lâfzı cihetiyle pek çok; ve usûl-u arabiyece sahih; ve nazar-ı belagatta müstahsen; ve hikmet-i teşri'iyeye münasib pek vâsi' vücûh ve ihtimalâtın şümulünden; ve mânâ cihetiyle meşarib-i evliya, ezvak-ı ârifîn, mezâhib-i sâlikîn, mesâlik-i fukehâ, turuk-u mütekellimîn ihâtasından; ve ahkâm cihetiyle hakaîk-ı ahval, desatir-i saadet-i dareyn, vesail-i terbiye, revabıt-ı hayat-ı içtimaiyyenin istiâbından; ve ilmi cihetiyle ulûm-u kevniye, ulûm-u İlâhiyeye istiğrâkından; ve makasıd cihetiyle müvazenet ve ıttırad ve desatir-i fıtrata mutabakatından neş'et eden câmiiyet-i hârîkulâdedir.
Dördüncü Unsur:
Her asrın derece-i fehim ve edebine ve her asırdaki tabakatın derece-i isti'dat ve kabiliyetine ifaze-i nur... Her bir asırda ve her asırdaki her bir tabakaya kapısı küşâde.. Ve her birisini irza etmekle hasıl olan harikulâde tazeliğiyle ihatasıdır.
Beşinci Menba':
Nakil cihetiyle; ahbar-ı evvelîn ve âhirîn, hakâik-ı gayb ve şehâdet, serair-i İlâhiye; revabıt-ı kevniyeye dair hikâyatıdır ki; ne vaki', ne akıl ve mantık onu kabul etmese de, tekzib edememiş. Kütüb-ü sabıkanın ittifakından musaddıkâne, ihtilafî yerlerde musahhihane hikâyatından neş'et eden ihbarat-ı sâdıkasıdır.
Altıncı Unsur:
Tazammun ettiği ve te'sis ettiği Din-i İslâmdır ki, onun misline ne mâzî muktedir olmuş, ne müstakbel muktedir olabilir.
"İ'caz-ı Kur-an'ı îcaz ile beyan et!" Ben de "Rumûz"da böyle cevap vermiştim:
Cevap:
İ'caz-ı Kur'ân yedi menabi'-i külliyeden tecellî ve yedi anasırdan terekküb eder.
Birinci Menba:
Lâfzın fesahatından, nazmın cezaletinden, mânânın belâğatından, mefhumların beda'atından, mazmunların bera'atından, üslûbların garabetinden tevellüd eden nakş-ı acîbdir.
İkinci Unsur:
Umur-u kevniyedeki gaybdan, hakaik-i İlahiyedeki gaybdan, mazîdeki gaybdan, müstakbeldeki gaybdan terekküb eden ilm-ül - guyûbdur.
Üçüncü Menba:
Lâfzı cihetiyle pek çok; ve usûl-u arabiyece sahih; ve nazar-ı belagatta müstahsen; ve hikmet-i teşri'iyeye münasib pek vâsi' vücûh ve ihtimalâtın şümulünden; ve mânâ cihetiyle meşarib-i evliya, ezvak-ı ârifîn, mezâhib-i sâlikîn, mesâlik-i fukehâ, turuk-u mütekellimîn ihâtasından; ve ahkâm cihetiyle hakaîk-ı ahval, desatir-i saadet-i dareyn, vesail-i terbiye, revabıt-ı hayat-ı içtimaiyyenin istiâbından; ve ilmi cihetiyle ulûm-u kevniye, ulûm-u İlâhiyeye istiğrâkından; ve makasıd cihetiyle müvazenet ve ıttırad ve desatir-i fıtrata mutabakatından neş'et eden câmiiyet-i hârîkulâdedir.
Dördüncü Unsur:
Her asrın derece-i fehim ve edebine ve her asırdaki tabakatın derece-i isti'dat ve kabiliyetine ifaze-i nur... Her bir asırda ve her asırdaki her bir tabakaya kapısı küşâde.. Ve her birisini irza etmekle hasıl olan harikulâde tazeliğiyle ihatasıdır.
Beşinci Menba':
Nakil cihetiyle; ahbar-ı evvelîn ve âhirîn, hakâik-ı gayb ve şehâdet, serair-i İlâhiye; revabıt-ı kevniyeye dair hikâyatıdır ki; ne vaki', ne akıl ve mantık onu kabul etmese de, tekzib edememiş. Kütüb-ü sabıkanın ittifakından musaddıkâne, ihtilafî yerlerde musahhihane hikâyatından neş'et eden ihbarat-ı sâdıkasıdır.
Altıncı Unsur:
Tazammun ettiği ve te'sis ettiği Din-i İslâmdır ki, onun misline ne mâzî muktedir olmuş, ne müstakbel muktedir olabilir.
Yükleniyor...