Lâ Meşhûde İlla Hu

İkinci cümle:

اَللّٰهُ اَحَدٌ

dir ki, tevhid-i uluhiyete tasrihtir. Hakikat, hak lisanı der ki:

Lâ Mabude İlla Hu...

Üçüncü cümle:

اَللّٰهُ الصَّمَدُ

dir. İki cevher-i tevhide sadeftir. Birinci dürrü: Tevhid-i Rububiyet. Evet nizam-ı kevn lisanı der ki:

Lâ Hâlıka İlla Hu...

İkinci dürrü:

Tevhid-i Kayyumiyet. Evet seraser kâinatta, vücûd ve hem bekada, müessire ihtiyaç lisanı der ki:

Lâ Kayyume İlla Hu...

* * *


Dördüncüsü:

لَمْ يَلِدْ

dir. Bir tevhid-i celalî müstetirdir; enva'-ı şirki reddeder, küfrü keser bîiştibah.

Yani tegayyür, ya tenasül, ya tecezzî eden elbet; ne Hâlık'tır, ne Kayyum'dur, ne İlah... Veled fikri, tevellüd küfrünü

لَمْ

reddeder, birden keser atar. Şu şirktendir ki, olmuştur beşer ekserisi gümrah...

Ki İsa, ya Üzeyr'in, ya melaik, ya ukûlün tevellüd şirki meydan alıyor nev-i beşerde gâh ba-gâh...

Beşincisi:

وَلَمْ يُولَدْ

Bir tevhid-i sermedî işareti şöyledir: Vâcib, kadîm, ezelî olmazsa, olmaz İlah...

Yani: Ya müddeten hâdis ise, ya maddeden tevellüd, ya bir asıldan münfasıl olsa, elbette olmaz şu kâinata penah...

Esbabperestî, nücumperestlik, sanemperestî, tabiatperestlik şirkin birer nev'idir; dalalette birer çâh...

Yükleniyor...