Mutlak böyle diyecek: "Ey şefkatli valide, ey hürmetli mürebbî! Sen bir latif rahmetsin" diyecek, ayağına kapanıp şükran ile öpecek. O "Hüma"-misal Hüda-yı Kur'ân.

Kaçtı o şeytan, dedi: "Seninle işim yoktur... Korkarım senden, beni yolumdan şaşırtırsın, ey insan-ı bîeman."

* * *


"Tevhidin İki Bürhan-ı Muazzamı"

Şu kâinat tamamıyla bir bürhan-ı muazzamdır. Lisan-ı gayb, şehâdetle müsebbihtir, muvahhiddir. Evet tevhid-i Rahman'la, büyük bir sesle zâkirdir ki:

Lâ İlahe İlla Hu...

Bütün zerrat hüceyratı, bütün erkân ve a'zası birer lisan-ı zâkirdir; o büyük sesle beraber der ki:

Lâ İlahe İlla Hu...

O dillerde tenevvü' var, o seslerde meratib var. Fakat bir noktada toplar, onun zikri, onun savtı ki:

Lâ İlahe İlla Hu...

Bu bir insan-ı ekberdir, büyük sesle eder zikri; bütün eczası, zerratı, küçücük sesleriyle, o bülend sesle beraber der ki:

Lâ İlahe İlla Hu...

Şu âlem halka-i zikri içinde okuyor aşrı, şu Kur'ân maşrık-ı nuru, bütün zîruh eder fikri ki:

Lâ İlahe İlla Hu...

Bu Furkan-ı Celilüşşan, o tevhide nâtık bürhan, bütün âyât sadık lisan. Şuâât-ı barika-i iman. Beraber der ki:

Lâ İlahe İlla Hu...

Kulağı ger yapıştırsan, şu Furkan'ın sinesine; derinden tâ derine, sarihan işitirsin semavî bir sadâ der ki:

Lâ İlahe İlla Hu...


Yükleniyor...