Bir İnsanla (*) Bir Şeytanın Bir Meselede Mücadeleleri
{(*) O insan şu kitabın sahibidir ki, şeytana ilzamı ikrar ettirmiş. -Müellif-}
Bir zaman bir şeytan, o hasm-ı bî eman, vesveseye bindi. Çağırdı meydana, zînisyan bir insan, başladı cidal ve imtihan.
Müvesvis dedi ki; "Kur'ân'ı dinlersen bî-tarafane bak, sonra da i'cazı, nerededir tahkik et." Cevaben dedi insan:
Ey mel'un, bî-tarafane düşünmek ise, muvakkat bir dinsizlik olur, iltizamı kırar. İltizam, imanın lazımı.. Döndü yine şeytan
Dedi: "Farzet ki; beşerin sözü imiş, o nazarla bir bak.. belağatı nasıldır, tahkik de böyledir." Yine o insan
Dedi: "Ey racim! Bî-tarafane düşünmek başka; aksini, nakîzini düşünmek, hem farzetmek büsbütün başka olur her zaman."
Zira o tevakkuf, bu reddir. O adem-i kabul, bu kabul-u ademdir. O dedi : "Muhal dahi farzolunur, farazîde müşahhat olamaz." Döndü yine o insan
Dedi: "Belâğat, mukteza-yı hâle mutabakatıdır kelâmın. Halbuki mütekellim, muhatab ve esas-ı maksad, mutabakatta üç esastır bîgüman.
Tesirleri azîmdir; en âli bir noktada, olan şu üç esas, dediğin bir farz ile, Minareden kuyuya indirip, edip tebdil-i mekan.
En edna bir surette, esasat-ı âhere, kalb ve tebdil etmektir. Mezayası da söner.. Sadefi yaz-baharken, olur mânası kış bir hazân.
Müthiş acılık veren bir kaba, ifrağ etsen gayet şirin bir suyu, tatlılığı kaybolur, zevke de acı gelir. Döndü yine o şeytan
Dedi: "Muhakkık bir hâkimdir, hâkim de bîtaraftır." İnsan dedi: "Ey mel'un! İlmî mesele değil, o bir mes'ele-i iman.
İltizam u i'tikad, her dem onun şe'nidir. İlmî mes'elelikten çoktan beri çıkmıştır, başkaya kıyas olmaz, o mes'ele-i vicdan.
Zira bir mesele ki; tarafeyn yakındır birbirine, ortası düşünülür, iki taraf da razı, el de yetişebilir, kime düştüğü zaman.
Yükleniyor...