* * *


Büyük Görünme Küçülürsün

Ey enesi çifteli, kafası da kibirli! Şu mizanı bilmeli: Her adam için elbet cem'iyet-i beşerde, içtimaî binada,

Görmek görünmek için, şu mertebe denilen bir penceresi var. Ger pencere, kamet-i kıymetinden yüksekse, tekebbürle tetavül edecek, uzanacak. Ger pencere, kamet-i himmetinden alçaksa, tevazu'la tekavvüs edecek, eğilecek.

Kâmillerde büyüklük, mikyasıdır küçüklük. Nâkıslarda küçüklük, mizanıdır büyüklük...

* * *


Hasletlerin Yerleri Değişse, Mahiyeti Değişir

Bir haslet; yer ayrı, sîma bir. Kâh dev ve kâh melek, kâh sâlih, kâh tâlih... misali şunlardır:

Zaîfin kavîye karşı izzet-i nefsi sayılan bir sıfat, ger olursa kavîde, tekebbür ve gururdur.

Kavînin bir zaîfe karşı da tevazu'u sayılan bir sıfatı, ger olursa zaîfte, tezellül ve riyadır.

Bir ulü-l emr, makamında olursa, ciddiyeti vakardır; mahviyeti, zillettir. Hanesinde bulunsa, mahviyeti tevazu', ciddiyeti kibirdir.

Mütekellim-i vahde olsa eğer bir zâtta, müsamaha hamiyet; fedakârlık; bir haslet, bir amel-i sâlihtir.

Mütekellim-i maalgayr olsa eğer o zâtta, müsamaha; hıyanet, fedakârlık, bir sıfat, bir amel-i tâlihtir.

Tertib-i mebadîde tevekkül, tenbelliktir. Terettüb-ü netice noktasındaki tefviz, tevekkül-ü şer'îdir.

Semere-i sa'yine, kısmetine rıza ise, memduh bir kanaattır, meyl-i sa'ye kuvvettir.

Mevcud mala iktifa, merğub kanaât değil; belki dûn-himmetliktir. Misaller daha çoktur.

Kur'ân mutlak zikreder sâlihat ve takvayı. İbhamında remz eder makamatın tesiri. Îcazı bir tafsildir. Sükûtu geniş sözdür.

Yükleniyor...