Şahm ile çok şeyler suretinde mahzar, orada müddehar bir gıda-yı ekser. O gıda bitmeden şahsın mevti gelir.

O mevtin sebebi rızıksızlık değildir. Zîrâ o yüz güne kâfi idi, o ise on günde fevt oldu.

Belki terk-i âdetten tevellüd eden bir maraz, bir illet geldi, vurdu onu, rızkı da varken öldürdü.

اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ

* * *


Âkilûllahm Hayvanların Helâl Rızkı

Herşeyde bir hikmet ve nizam, câridir hem sâridir. Tesadüf, ittifak yoktur da; görünür o hikmet-i ilâhî inâyetli nizama..

Hayvandaki vahşiler kısmından, âkilüllahm sınıfına ihsan etti, yabani hayvanların hadsiz cenazeleri, etti onlara kısmet, dâvet etti taama.

Onlara sevkeyledi, bunlar dahi hem zemin yüzünü temizlerler, hem rızkını bulurlar. O helâldir onlara, düşmezlerse harama.

Onlara haram olur şu mezheb-i hayatta bir zihayatı yemek, yemek için öldürmek.. Herbir zaman her günde fillerden tâ hevama

Yabanî hayvanların, milyonlar milyarların cenazeler veriyor, meydanda da görünmez. İşte bir cay-ı dikkat, bak hikmet ve nizama.

O Kudret-i Fâtıra, o hikmet-i bâhire bir ihtiyacı vermiş hayvana hem beşere. Açlıkla ihtiyacı yapmış yular onlara. Takmış, başa licame.

Başta insan olarak açlıkla hem hacatla; gem vurarak sokmuştur nizam ve intizama. Daire-i hacette onları gezdiriyor deveran-ı daime.

Harice meydan vermez, çekiyor insicama. Hem âlemi kurtarıp vahşice halt ve mercden. Hem hâcet zenberektir terakki-i âleme.

* * *


İsraf Sefahetin, Sefahet Sefaletin Kapısıdır

Ey müsrifli kardeşim! Tegaddi noktasında bir iken iki lokma; bir lokma bir kuruşa, bir lokma on kuruşa.

Hem ağıza girmeden, hem boğazdan geçtikten, müsavî bir olurlar. Yalnız ağızda, o da kaç saniyede bîhûşe verir nûşe.


Yükleniyor...