Yedincisi:
Hürriyeti, sefahete şümulünü men'.. ve âdâb-ı şeriatla tahdid.. ve avamların siyaset-i şer'î bildikleri yalnız kısas ve kat'-ı yed haddini icra idi.
Fakat zemin bataklık ve dam ve plân serilmiş idi.. Ve en mukaddes olan itaât-ı askeri feda edildi.
Üss-ul-esas esbab: Fırkaların taraftarâne ve garazkârane münakaşatı ve ceridelerinin belağat yerine mübalağât ve yalan ve ifratperverane keşmekeşleri idi.
Bu metalib-i seb'ada nasıl ki elvân-ı seb'a çevrilse, yalnız beyaz görünür.. Bunda da yalnız ziya-yı Şeriat-ı beyza tecellî etti. Zîrâ fesadın önüne sed çekti. Hem de yedi mukaddeme düşünülse, her birinde Şeriatın ism-i mübarekinin mu'cizesini gösterir.
Elhasıl:
Sekiz-dokuz ayda ceridelerin neşriyat-ı müheyyicâneleriyle; ve fırkaların cem'iyetlere fedaî yazmakla; ve inkılabı vücûda getiren zevatın tahakkümatıyla; ve itaât-ı askeriyeye münafî olan hürriyet-i mutlaka efrada sirayetle; ve âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyler, bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla; ve itaât bozulduktan sonra müstebidler, mürteciler, dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan olanlar iyilik zannı ile o bataklık zeminde tohum ekmeğe başlamasıyla; ve devletin umum siyasâtı cahil efradın elinde kalmakla; ve bir milyona yakın fişenk havaya atmakla; ve dâhil ve hariç müddeîler parmak vurmakla ortalık anarşistlik haline girdiğinden, bu hâdisenin isti'dad-ı tabiîsi, herc ü merc ve müdahale-i ecnebî iken; -min-indillah- ism-i şeriat, o esbab-ı müteaddideden çıkan ervah-ı habîse ve münteşireyi yuvalarına irca' ile onüç asırdan sonra bir mu'cize daha gösterdi. Hem de geçen inkılab-ı azîmde ordu ve ülemanın sadası ki; "Meşrutiyet, şeriata müsteniddir" diye umum ehl-i İslâmın vicdanlarını manyetizmalandırdı. O inkılabların kaide-i tabiiyesini hark ile, Şeriatın tesir-i mu'cizanesini gösterdi. Ve daima da gösterecektir.
Nisan'ın nısf-ı âhirindeki ceridelerin esas-ı fikirlerine mu'terizim. Şöyle ki:
Hayat onun yoluna daima feda edilen; ve hayattan bin derece daha mukaddes ve daha âlî olan haysiyet ve itaât-ı askeriyeyi, -hayata feda edilen ve ehl-i vicdan nazarında gayet hasis olan- mal-ı nâmeşruaya feda etmeğe ihtimal verdiler. Hem de hakâik ve ahval onun cazibesine tâbi ve
Hürriyeti, sefahete şümulünü men'.. ve âdâb-ı şeriatla tahdid.. ve avamların siyaset-i şer'î bildikleri yalnız kısas ve kat'-ı yed haddini icra idi.
Fakat zemin bataklık ve dam ve plân serilmiş idi.. Ve en mukaddes olan itaât-ı askeri feda edildi.
Üss-ul-esas esbab: Fırkaların taraftarâne ve garazkârane münakaşatı ve ceridelerinin belağat yerine mübalağât ve yalan ve ifratperverane keşmekeşleri idi.
Bu metalib-i seb'ada nasıl ki elvân-ı seb'a çevrilse, yalnız beyaz görünür.. Bunda da yalnız ziya-yı Şeriat-ı beyza tecellî etti. Zîrâ fesadın önüne sed çekti. Hem de yedi mukaddeme düşünülse, her birinde Şeriatın ism-i mübarekinin mu'cizesini gösterir.
Elhasıl:
Sekiz-dokuz ayda ceridelerin neşriyat-ı müheyyicâneleriyle; ve fırkaların cem'iyetlere fedaî yazmakla; ve inkılabı vücûda getiren zevatın tahakkümatıyla; ve itaât-ı askeriyeye münafî olan hürriyet-i mutlaka efrada sirayetle; ve âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyler, bazı dikkatsizlerin efrada telkinatıyla; ve itaât bozulduktan sonra müstebidler, mürteciler, dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan olanlar iyilik zannı ile o bataklık zeminde tohum ekmeğe başlamasıyla; ve devletin umum siyasâtı cahil efradın elinde kalmakla; ve bir milyona yakın fişenk havaya atmakla; ve dâhil ve hariç müddeîler parmak vurmakla ortalık anarşistlik haline girdiğinden, bu hâdisenin isti'dad-ı tabiîsi, herc ü merc ve müdahale-i ecnebî iken; -min-indillah- ism-i şeriat, o esbab-ı müteaddideden çıkan ervah-ı habîse ve münteşireyi yuvalarına irca' ile onüç asırdan sonra bir mu'cize daha gösterdi. Hem de geçen inkılab-ı azîmde ordu ve ülemanın sadası ki; "Meşrutiyet, şeriata müsteniddir" diye umum ehl-i İslâmın vicdanlarını manyetizmalandırdı. O inkılabların kaide-i tabiiyesini hark ile, Şeriatın tesir-i mu'cizanesini gösterdi. Ve daima da gösterecektir.
Nisan'ın nısf-ı âhirindeki ceridelerin esas-ı fikirlerine mu'terizim. Şöyle ki:
Hayat onun yoluna daima feda edilen; ve hayattan bin derece daha mukaddes ve daha âlî olan haysiyet ve itaât-ı askeriyeyi, -hayata feda edilen ve ehl-i vicdan nazarında gayet hasis olan- mal-ı nâmeşruaya feda etmeğe ihtimal verdiler. Hem de hakâik ve ahval onun cazibesine tâbi ve
Yükleniyor...