Süreyya'yı süpürge yapmağa ve üfürmekle Şems'i söndürmeğe ihtimal veren; belâhetini ilân eder. Meselâ: Ağrı Dağı ile Sübhan Dağı, ikisini tartacak dehşetli bir mizan ile müvazenelerini, cevv-i semada Zühal'de duran bir melaike de o mizanin ucunu tutsa, Ağrı Dağı üzerine bir dirhem ilâve olunsa; Sübhan Dağı âsumana, Ağrı Dağı zemine geldiğini görenlerden kasır-ün nazar olan, kıymet ve sıkletini, tamamen o dirhemden bilecektir. İşte haysiyet-i askeriye ve hamiyeti İslâmiye ve Şeriat-ı Muhammediye (A.M.) o cesim dağlara benzer. Esbab-ı hariciye bir dirhem kıymetindedir. Bu kıymetsiz esbabı esas tutmak, insaniyetin ve İslâmiyetin kıymetini bilmemek ve tenzil etmektir.

Hakkın hatırını kırmayacağım! Hakikatı söyleyeceğim! Zîrâ hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez! Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun!...

Şöyle ki: 31 Mart hâdisesi denilen o sâika ve müdhiş fırtına, esbab-ı adîde tahtında öyle bir isti'dad-ı tabiîyi müheyya etmişti ki; neticesi herc ü merc olduğu halde, min-indillah ehl-i kıyamın lisanına daima mu'cizesini gösteren ism-i Şeriat geldi. O fırtınayı gayet hafif geçirdiğinden; Nisan'ın nısfından sonraki umum cerideleri indallah mahkûm ediyor. Zîrâ o hâdiseye sebebiyet veren yedi mes'ele ve onunla beraber yedi hal nazar-ı mütalaaya alınsa, hakikat tezahür eder. Onlar da bunlardır:

Birincisi:

Yüzde doksan İttihad ve Terakki'nin tahakkümü aleyhinde bir hareket idi.

İkincisi:

Fırkaların meydan-ı münakaşatı olan vükelayı tebdil idi.

Üçüncüsü:

Sultan-ı mahlû'u (nüsha farkında: Sultan-ı mazlumû) sukut-u musammemden kurtarmaktı.

Dördüncüsü:

Hissiyat-ı askeriyenin ve âdâb-ı dindaranelerinin muhalif telkinatın önüne sed çekmekti.

Beşincisi:

Pekçok i'zâm edilen Hasan Fehmî Bey'in katilini meydana çıkarmaktı.

Altıncısı:

Kadro haricine çıkanları ve alay zabitlerini mağdur etmemekti.


Yükleniyor...