S- Şeyhlere (bid'alara düşmüş şeyhlere!...) hücum hatardır. İçlerinde evliya bulunur.
اَلَّا تَخَافُ اَنْ تُص۪يبَهُمْ بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحَ عَلٰى مَا فَعَلْتَ مِنَ النَّادِم۪ينَ
Cevab:
اِنَّ الْمَوْلٰى جَلَّ جَلَالُهُ قَدْ وَسَمَ بِقُدْرَتِهِ عَلٰى جِبَاهِهِمِ الرَّف۪يعَةِ نَقْشَ الْحَق۪يقَةِ وَمُرَاد۪ى اَنْ اُرْشِدَ مَنْ طَاشَ فَهْمُهُ مِنْ ذٰلِكَ النَّقْشِ
{(**) Mürşidler şu tekyede, yani bu ibarette toplanmışlar. Ziyaret etmeden geçme. Yani hem Mevlevî, hem Kadirî, hem Nakşî, hem Bektaşî'ye işaret var. -Müellif-}
Evet benim hücumum onların aleyhinde değil, lehlerindedir. Tâ onların suretiyle kendini gösteren bazı ehliyetsiz, onların kıymetini tenzil etmesin.
Beni tehdid ile vazgeçiremezler. Azm-i kat'î ile maksadımın yoluna tesadüf eden herbir mehalike gireceğim. Şu hayat-ı dünyeviyeyi edna bir Ermeni, milletine feda ettiği halde; ben ki, şu hayat ile alâkam pek zayıf... Bahusus yedi defadır şu hayat elimden uçacak idi, emaneten elimde bırakılmış. Bunu vermekten minnet etmek hakkım değildir. O ruh, kafesten ağaca uçmak; akıl, re'sten ye'se kaçmak istedikleri halde, ileride feda için ibka edildi. Bu hayat ile tehdid etmek hiçtir. Kaldı ki, hayat-ı uhreviye ile tehdid ediyorlar. Ondan da hiç minnet çekmem. Şimdiki nâr-ı teessüfle muhterik bir ruh olsun, onların bedduasıyla Cehennem'de yansın, o teessüf ateşini içinden çıkarmak ile vicdan, maksaddan bir Firdevsi tazammun ettiği gibi, hayal dahi emelden bir Cennet'i teşkil edecektir. Umumun malûmu olsun ki: İki elimde iki hayatımı tutmuşum, iki hasım için iki meydan-ı mübarezede iki harb ile meşgulüm. Tek hayatlı olan adam meydanıma çıkmasın.
S- Şimdiki şeyhlerden ne istersin?
C- Daima onların demdemelerinin mevzu'u olan ihlası; hem de tekye denilen manevîleşmiş kışlada, Tarîkat denilen ruhanîleşmiş askerlikte ona murabıt oldukları olan cihad-ı ekber ve terk-i iltizam-ı nefsi; hem de
اَلَّا تَخَافُ اَنْ تُص۪يبَهُمْ بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحَ عَلٰى مَا فَعَلْتَ مِنَ النَّادِم۪ينَ
Cevab:
اِنَّ الْمَوْلٰى جَلَّ جَلَالُهُ قَدْ وَسَمَ بِقُدْرَتِهِ عَلٰى جِبَاهِهِمِ الرَّف۪يعَةِ نَقْشَ الْحَق۪يقَةِ وَمُرَاد۪ى اَنْ اُرْشِدَ مَنْ طَاشَ فَهْمُهُ مِنْ ذٰلِكَ النَّقْشِ
{(**) Mürşidler şu tekyede, yani bu ibarette toplanmışlar. Ziyaret etmeden geçme. Yani hem Mevlevî, hem Kadirî, hem Nakşî, hem Bektaşî'ye işaret var. -Müellif-}
Evet benim hücumum onların aleyhinde değil, lehlerindedir. Tâ onların suretiyle kendini gösteren bazı ehliyetsiz, onların kıymetini tenzil etmesin.
Beni tehdid ile vazgeçiremezler. Azm-i kat'î ile maksadımın yoluna tesadüf eden herbir mehalike gireceğim. Şu hayat-ı dünyeviyeyi edna bir Ermeni, milletine feda ettiği halde; ben ki, şu hayat ile alâkam pek zayıf... Bahusus yedi defadır şu hayat elimden uçacak idi, emaneten elimde bırakılmış. Bunu vermekten minnet etmek hakkım değildir. O ruh, kafesten ağaca uçmak; akıl, re'sten ye'se kaçmak istedikleri halde, ileride feda için ibka edildi. Bu hayat ile tehdid etmek hiçtir. Kaldı ki, hayat-ı uhreviye ile tehdid ediyorlar. Ondan da hiç minnet çekmem. Şimdiki nâr-ı teessüfle muhterik bir ruh olsun, onların bedduasıyla Cehennem'de yansın, o teessüf ateşini içinden çıkarmak ile vicdan, maksaddan bir Firdevsi tazammun ettiği gibi, hayal dahi emelden bir Cennet'i teşkil edecektir. Umumun malûmu olsun ki: İki elimde iki hayatımı tutmuşum, iki hasım için iki meydan-ı mübarezede iki harb ile meşgulüm. Tek hayatlı olan adam meydanıma çıkmasın.
S- Şimdiki şeyhlerden ne istersin?
C- Daima onların demdemelerinin mevzu'u olan ihlası; hem de tekye denilen manevîleşmiş kışlada, Tarîkat denilen ruhanîleşmiş askerlikte ona murabıt oldukları olan cihad-ı ekber ve terk-i iltizam-ı nefsi; hem de
Yükleniyor...