onların şiârı olan, zühdün mânâsı olan terk-i menafi'-i şahsiyeyi; hem de daima iddiasında bulundukları ve mizac-ı İslâmiyetin mayesi olan muhabbeti isterim. Zîrâ onlar, bizi istihdam ederek ücretlerini almışlar. Şimdi bize hizmet etmek borçlarıdır.
S- Nasıl olsunlar?
C- Ya başlarımızdan kalksınlar, yahut inad ve gıybet ve tarafdarlığı mabeynlerinden kaldırsınlar. Zîrâ bir kısım dalalet ve bid'at fırkalarının teşekkülüne, bazı bid'atkâr müteşeyyihler sebebiyet vermiştir.
S- Nasıl birbiriyle ittihad ve ittifak edecekler? Halbuki bazıları bazılarını münkirdir. Onların düsturlarındandır ki; münkir ile muhabbet, belki ünsiyet dahi haramdır. İnkâr mes'elesi mühimdir?
C- Öyleyse, size şöyle bir hitab etmek hakkımdır:
Ey eblehler! Ey hayvanlar! İşitmediniz mi, anlamamış mısınız ki:
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ
bir namus-u İlahîdir. Veya körleşmiş misiniz ki, görmüyor musunuz ki:
لَا يُؤْمِنُ اَحَدُكُمْ حَتّٰى يُحِبَّ لِاَخ۪يهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِه۪
bir düstur-u Nebevîdir.
Acaba şu sıdk ve kizb mabeyninde mütereddid olan inkâr mes'elesi, nasıl oldu şu iki esas-ı azîm ve metine nâsih olabildi? Olsun, inkâr mes'elesi doğru olsun; Allah'ın kelâmı değil ki, mensuh olmasın. İşte zaman onu nesheder. Zararı faidesine galebesi, fetva verir. Mensuh ile amel caiz değildir.
S- Belki birbirleriyle adavetleri, birbirinden gördükleri nâmeşru bazı ef'al içindir?
C- Acaba ne cihetle, ne insaf ile, ne suretle!.. Sübhan Dağı kadar ağır ve büyük olan iman ve İslâmiyet ve insaniyet ve cinsiyet sebebiyle hasıl olan muhabbet; şöyle çocuğun bahanesiyle bazı nâmeşru harekât vesilesinden mütehassıl olan adavete karşı hafif ve mağlub olmuştur? Evet muhabbeti iktiza eden İslâmiyet ve insaniyet, Cebel-i Uhud gibidir. Adaveti intac eden esbab, bazı küçük çakıl taşları gibidir. Muhabbeti adavete mağlub ettiren adam, nazar-ı hakikatta Cebel-i Uhud'u bir çakıl taşından aşağı derecesine indirmek kadar ahmakane bir harekettir. Adavetle muhabbet,
S- Nasıl olsunlar?
C- Ya başlarımızdan kalksınlar, yahut inad ve gıybet ve tarafdarlığı mabeynlerinden kaldırsınlar. Zîrâ bir kısım dalalet ve bid'at fırkalarının teşekkülüne, bazı bid'atkâr müteşeyyihler sebebiyet vermiştir.
S- Nasıl birbiriyle ittihad ve ittifak edecekler? Halbuki bazıları bazılarını münkirdir. Onların düsturlarındandır ki; münkir ile muhabbet, belki ünsiyet dahi haramdır. İnkâr mes'elesi mühimdir?
C- Öyleyse, size şöyle bir hitab etmek hakkımdır:
Ey eblehler! Ey hayvanlar! İşitmediniz mi, anlamamış mısınız ki:
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ
bir namus-u İlahîdir. Veya körleşmiş misiniz ki, görmüyor musunuz ki:
لَا يُؤْمِنُ اَحَدُكُمْ حَتّٰى يُحِبَّ لِاَخ۪يهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِه۪
bir düstur-u Nebevîdir.
Acaba şu sıdk ve kizb mabeyninde mütereddid olan inkâr mes'elesi, nasıl oldu şu iki esas-ı azîm ve metine nâsih olabildi? Olsun, inkâr mes'elesi doğru olsun; Allah'ın kelâmı değil ki, mensuh olmasın. İşte zaman onu nesheder. Zararı faidesine galebesi, fetva verir. Mensuh ile amel caiz değildir.
S- Belki birbirleriyle adavetleri, birbirinden gördükleri nâmeşru bazı ef'al içindir?
C- Acaba ne cihetle, ne insaf ile, ne suretle!.. Sübhan Dağı kadar ağır ve büyük olan iman ve İslâmiyet ve insaniyet ve cinsiyet sebebiyle hasıl olan muhabbet; şöyle çocuğun bahanesiyle bazı nâmeşru harekât vesilesinden mütehassıl olan adavete karşı hafif ve mağlub olmuştur? Evet muhabbeti iktiza eden İslâmiyet ve insaniyet, Cebel-i Uhud gibidir. Adaveti intac eden esbab, bazı küçük çakıl taşları gibidir. Muhabbeti adavete mağlub ettiren adam, nazar-ı hakikatta Cebel-i Uhud'u bir çakıl taşından aşağı derecesine indirmek kadar ahmakane bir harekettir. Adavetle muhabbet,
Yükleniyor...