kuvveti ile terbiye olunan başlar, bil'istihkak düştüler. Lâkin içlerinde gayet hamiyetli adamlar var, onlara teşekkür ederiz. Bazı mütekâsil var, onlardan şikayet ederiz. Bazı mütehayyir, mütereddid var; onları irşad etmek isteriz. Bazı ölmüşler var, miraslarını muhafaza etmek isteriz. Tâ yeni çıkmalar almasınlar.
نَعَمْ اَنَّ بَيْنَهُمْ حُمَاةً لِلْمِلِّيَّةِ فَنَشْكُرُهُمْ وَ مُتَكَاسِل۪ينَ فَنَشْكُوهُمْ وَ مُتَحَيِّر۪ينَ فَنُرْشِدُهُمْ وَ اَمْوَاتًا فَنُحَافِظُ عَلٰى م۪يرَاثِهِمْ لِئَلَّا يَاْخُذَهُ مَنْ
S- Ne demek?
C- Korkuyorum; ehliyetsizlikle beraber teşeyyüh veya necabeti dava edenler aşâir içinde o rüesalara kardeşlik dava ederek miraslarını alsınlar, iki başlı bir bela kesilsinler. Zîrâ sizdeki cehalet-i avrâ ve itaât-ı amyâ, ağaiyet ve tahakküme tenasuh hükmünü verir. Güya ağaiyet suretiyle ölse, efendilik kalıbiyle veyahut teşeyyüh cismiyle veya asilzâdelik şekliyle hayatlanacaktır. İşte benim maksadım o meyl-ül-ağalık ve meyl-üt tahakküm ve meyl-ür riyaseti öyle öldüreceğim, kıyamete kadar haşr olmasın.
S- Sen eskiden umum mürşid şeyhlere muhabbet, hattâ müteşeyyihlere de hüsn-ü zan ederdin. Neden şimdi (bid'aya düşmüş) bir kısım müteşeyyihlere hücum ediyorsun?
C- Bâzan adavet, şiddet-i muhabbetten gelir. Evet nefsim için onları ne kadar sever idim; nefs-i İslâmiyet için bin derece daha ziyade onlara âşık idim.
وَلَقَدِ انْتَقَشَ ف۪ى سُوَيْدَٓاءِ قُلُوبِهِمِ الطَّاهِرَةِ الصِّبْغَةُ الرَّبَّانِيَّةُ وَ ف۪ى خَلَدِهِمْ ضِيَٓاءُ الْحَق۪يقَةِ
{*: Şu üslûb, bir silsilenin mübarek hırkalarının parçalarından dikilmiştir. Yani: Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbanî, Hâlid Ziyaeddin, Seyyid Taha, Seyyid Sıbgatullah ve Seyda gibi evliyaya işaret var. -Müellif-}
نَد۪يمَانْ بَادَهَا خُورْدَنْد رَفْتَنْد تَه۪ى خُمْخَانَهَا كَرْدَنْدُ و رَفْتَنْد
نَعَمْ اَنَّ بَيْنَهُمْ حُمَاةً لِلْمِلِّيَّةِ فَنَشْكُرُهُمْ وَ مُتَكَاسِل۪ينَ فَنَشْكُوهُمْ وَ مُتَحَيِّر۪ينَ فَنُرْشِدُهُمْ وَ اَمْوَاتًا فَنُحَافِظُ عَلٰى م۪يرَاثِهِمْ لِئَلَّا يَاْخُذَهُ مَنْ
S- Ne demek?
C- Korkuyorum; ehliyetsizlikle beraber teşeyyüh veya necabeti dava edenler aşâir içinde o rüesalara kardeşlik dava ederek miraslarını alsınlar, iki başlı bir bela kesilsinler. Zîrâ sizdeki cehalet-i avrâ ve itaât-ı amyâ, ağaiyet ve tahakküme tenasuh hükmünü verir. Güya ağaiyet suretiyle ölse, efendilik kalıbiyle veyahut teşeyyüh cismiyle veya asilzâdelik şekliyle hayatlanacaktır. İşte benim maksadım o meyl-ül-ağalık ve meyl-üt tahakküm ve meyl-ür riyaseti öyle öldüreceğim, kıyamete kadar haşr olmasın.
S- Sen eskiden umum mürşid şeyhlere muhabbet, hattâ müteşeyyihlere de hüsn-ü zan ederdin. Neden şimdi (bid'aya düşmüş) bir kısım müteşeyyihlere hücum ediyorsun?
C- Bâzan adavet, şiddet-i muhabbetten gelir. Evet nefsim için onları ne kadar sever idim; nefs-i İslâmiyet için bin derece daha ziyade onlara âşık idim.
وَلَقَدِ انْتَقَشَ ف۪ى سُوَيْدَٓاءِ قُلُوبِهِمِ الطَّاهِرَةِ الصِّبْغَةُ الرَّبَّانِيَّةُ وَ ف۪ى خَلَدِهِمْ ضِيَٓاءُ الْحَق۪يقَةِ
{*: Şu üslûb, bir silsilenin mübarek hırkalarının parçalarından dikilmiştir. Yani: Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbanî, Hâlid Ziyaeddin, Seyyid Taha, Seyyid Sıbgatullah ve Seyda gibi evliyaya işaret var. -Müellif-}
نَد۪يمَانْ بَادَهَا خُورْدَنْد رَفْتَنْد تَه۪ى خُمْخَانَهَا كَرْدَنْدُ و رَفْتَنْد
Yükleniyor...