muktezası olan "Ben ölürsem; milletim sağdır" gibi kelime-i beyza veya haslet-i hamrayı onlar çalmışlar. Onların bir fedaisi der: "Ben ölürsem milletim sağ olsun, içinde bir hayat-ı maneviye-i ebediyem vardır." Ve bütün sefaletin ve şahsiyâtın esası olan: "Ben öldükten sonra, dünya ne olursa olsun, isterse tufan olsun." Veyahut

وَاِنْ مِتُّ عَطْشًا فَلَا نَزَلَ الْقَطْرُ

olan kelime-i hamka ve seciye-i avrâ', himmetimizin elini tutmuş rehberlik ediyor.

İşte en iyi haslet ki, dinimizin muktezasıdır. Biz ruhumuzla, canımızla, vicdanımızla, fikrimizle ve bütün kuvvetimizle demeliyiz: "Biz ölsek, milliyetimiz olan İslâmiyet haydır, ilelebed bakîdir. Milletim sağ olsun. Sevab-ı uhrevî bana kâfidir. Milletin hayatındaki hayat-ı maneviyem beni yaşattırır, âlem-i ulvîde beni mütelezziz eder.

وَالْمَوْتُ يَوْمُ نَوْرُوزِنَا

(deyip, Nur'un ve hamiyetin nurlu rehberlerini kendimize rehber etmeliyiz)

S- Biz kuvvetimizi nasıl toplayıp, namus-u milliyeyi muhafaza edeceğiz?

C- Fikr-i milliyet ile milletin cevfinde havz-ı kevser gibi bir havz-ı mârifet ve muhabbet yapınız. Altındaki suyunu çeken delik-meliği, maarif ile kapayınız. İçine su akıtan yukarıdaki mecraları, fazilet-i İslâmiye ile açınız. Büyük bir çeşme var; şimdiye kadar sû-i istimal ile şûristana dağılıp, bazı seele ve acezeye neşv ü nema verdi. Bu çeşmeye güzel bir mecra yapınız, mesaî-yi şer'î ile şu havuza dökünüz. Sonra da bostan-ı kemâlâtınıza su veriniz. Bu, hiç bitmez, tükenmez bir menba'dır.

S- Nedir o çeşme?

C- Zekat!.. Siz Hanefî ve Şafiîsiniz.

Sual:

{(*) Darılma, şu kelâm zekatın postunu giymiş... ( Kırkbeş sene evvel bedevî aşaire olan bu dersler, şimdi Nur'un şakirdlerine de bir ders olabilir diye kalbime ihtar edildi. Ben de Medreset-üz Zehra erkânına havale ederim. Lüzumsuz ve münasib olmayan kelimeleri çıkarıp bu zamana ve Nurculara muvafık kısmını yazsınlar. Tâ Eski Said dahi bir Nurcu olsun, o zamanda münferid kalmasın. -Müellif-}

Yükleniyor...