bıçak vurulsa, bütün esrarını kanıyla beraber fışkırtarak döker. Şecaatça bu büyük bir tefavüttür. Sebebi nedir?

C- Biz asıl sebebini teşhis edemiyoruz. Fakat biliriz ki; zerreyi dağ gibi eder ve arslanı tilkiye bende ettirir bir nokta vardır. Senin vazifeni kaldıramıyoruz. vücûdunu bildik, mahiyetini sen şerhet...

C- Öyle ise, dinleyiniz ve kulaklarınızı beş açınız. İşte fikr-i milliyetle uyanmış bir Ermeninin himmeti, mecmu-u milletidir. Güya onun milleti küçülmüş, o olmuş veya onun kalbinde yerleşmiş. Onun ruhu ne kadar tatlı ve kıymetdar olsa da, milletini daha ziyade tatlı ve büyük bilir. Bin ruhu da olsa feda etmekle iftihar eder. Çünki kendince yüksek düşünür.

Halbuki sizin -şimdi demem, lâkin eskiden- bir yiğidiniz uyanmamış, (nura girmemiş) milletinin namusunu bilmemiş, yalnız bir menfaat veya bir garaz veya bir adamın veya bir aşiretin namusunu mülahaza eder, kısa düşünürdü. Elbette tatlı hayatını öyle küçük şeylere herkes feda etmez. Faraza, fikr-i milliyetle

{(*) Milliyet bir vücûddur. Ruhu İslâmiyet, aklı Osmaniyet, cismi sizde Türklük ve Kürd'lüktür. -Müellif-}

onlar gibi temaşa etseydiniz, kahramanlığınızı âleme tasdik ettirip yüksek tabakalara çıkacaktınız. Eğer Ermeniler sizin gibi sathî ve kısa düşünseydiler, nihayette korkak ve sefil olacaklardı. Hakikaten sizde hârikulâde şecaate isti'dadınız vardır. Zîrâ beş kuruş gibi bir menfaat veya cüz'î bir haysiyet veya itibarî bir şeref veya "Filan yiğittir" sözünü işitmek gibi küçük emirlere hayatını istihfaf eden ve ağasının namusunu isti'zam eden; acaba eğer uyansa, hazinelere değer olan milliyetine

{(**) Yani üçyüz milyonun uhuvvetini ve manevî yardımlarını kazandıran İslâmiyet milliyetine. -Müellif-}

binlerce ruhu da olsa, istihfaf-ı hayat etmez mi? Elbette hayatını on paraya satan, on liraya binlerce şevkle verir.

Maatteessüf güzel şeylerimiz gayr-ı müslimler eline geçtiği gibi, güzel ahlâkımızı dahi çalmışlar. Güya ahlâk-ı âliyemiz yanımızda revac bulmadığından, bize darılıp onlara iltica etti. Ve onların rezaili, kendileri içinde revaç bulmadığından, cehaletimizin pazarına götürüldü!.. Acaba görmüyor musunuz; terakkiyat-ı hazıranın üss-ül esası, belki din-i hakkın


Yükleniyor...