S- Şu makam, nihayet derecede tafsile değer bir makamdır. Mücmel ve mübhem bırakma!

C- Zaman-ı sâbık, vahşet ve cehaletinizi istihdam ederek pis bir tarîk ve müheyya ettiği plânlar ile bir kısım ehliyetsiz müteşeyyihler hile kuvvetiyle, bir kısım büyükler cebir kuvvetiyle o menba'ı ve o ma'deni delip, zülal-i hayatı kumistan ve şûristan sahrasına akıttılar. Bazı tenbel ve cerrarlar yeşillendi. Hattâ onlar servet-i dünyadan tenfir yolunda pençesini küçük bir "sayd"a atan bîçarelerin hassas ve zaîf damarlarını tutarlardı. Ta pençeleri o sayddan açılsın, onlar o avı kaçırsınlar. Evet her milletin -o milletin menfaatı için- bir miktar malı ile fedakârlık edip bir sehaveti vardır.

İşte bizdeki sehavet-i milliye sû-i istimal edildi. Başka milletin sehavet-i millîsi zeyn-âb gibi içine girer, milletin cevfinde hazine tutar. Ulûm ve maarif altına su verir. Hem de zaman-ı sâbıkta bir kısım büyükler, namus-u milleti muhafaza eden cesaret-i milliyeyi sû-i istimal edip, zemin-i ihtilaf olan kumistana atıp kaybettiler. Her biri o kuvvetin bir tarafını başkasının boynuna vurup kırdılar ve kırıldı. Hattâ beşyüz bin kahraman ile namus-u milleti muhafaza etmeye müstaid olan bir kuvvet-i azîmeyi mabeynlerinde sarfedip ihtilafat zemininde mahvettiklerinden, kendilerini terbiyeye müstehak ederlerdi. Eğer meşrutiyetten (ve hürriyet-i şer'iyeden) istifade edip, o delikleri kapatıp veya zen-âb suretine çevirseniz, o kıymetdar kuvveti harice sarfetmek için devletimizin eline verseniz; bahasında merhamet, adalet ve medeniyeti kazanacaksınız.

-Eğer isterseniz sizin ile becayiş olacağım. Ben sorayım, siz cevab veriniz.

C-

فَاسْئَلْ وَلَا تَجِدْ بِهِ خَب۪يرًا

S- Ermeni milleti sizden daha cesur olabilir mi?

{(*) Türkler ve Kürdler şecaat fenninde allâme olduklarından ben sâil, onlar mücîb olabilirler. -Müellif-}

C- Hâyır. Aslâ! Âlem şahittir; olmamış ve olamaz.

S- Neden onların bir fedaisini yandırıp parça parça ederlerdi, esrarını ve arkadaşını izhar etmezdi. Halbuki sizin bir yiğidinize bir

Yükleniyor...