seyyiatına tereccuhudur. Yoksa seyyiesiz hükûmet muhal-i âdîdir. Ben öyle adamlara, anarşist nazarıyla bakıyorum. Zîrâ onlardan birisi -Allah etmesin- bin sene yaşayacak olursa, âdeta mümkin hükûmetin hangi suretini görse, hülya ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meyl-üt tahrib ile o sureti bozmağa çalışacak.

{(*) Komünist ve anarşist mânâsıyla Kemalizmi ve inkılab softalarını ve dönmelerini görmüş gibi haber veriyor. -Müellif-}

Şu halde böylelerin fena zannettikleri Jön Türklerin nazarlarında dahi mel'un, anarşist ve iğtişaşcı fırkasından addolunurlar. İstedikleri şey, muhal olduğu için neticesi ihtilal ve fesaddır.

S- Belki onlar eski hali istiyorlar?

C- Size kısa bir söz söyleyeceğim. Ezber edebilirsiniz. İşte: "Eski hal muhal... Ya yeni hal veya izmihlal!..."

S- Acaba daha Sultan Hamid gibi padişah tahta çıkmayacak mıdır? Eski hâl hiç olmayacak mıdır?

C- Acaba sizin şu siyah çadırınız parça parça edilip yandırılırsa, külü havaya savrulursa, o külden yeniden çadır edip içinde oturmak kabil midir?

S- Neden?...

C- Zîrâ eskiden bin adamdan yalnız onu mütenebbih iken, istibdad o dehşetli kuvvetiyle karşısında duramadı, parçalandı. Şimdi istibdadın kuvveti binden bire indi. Tenebbüh ve iltihab-ı ezhan birden bine çıktı.

S- İstibdad o kadar fena bir şey iken, niçin herkes bir çeşit ile onu irtikâb ederdi?

C- İçinde tefer'unun lezzet-i menhusesi ve tahakküm ve tehevvüs-ü nemrûdane vardı.

S- Şimdi çok hilaf-ı Şeriat şeyler yapılıyor?

C- Bence muhalif-i hakikat-ı Şeriat olan şeyler, meşrutiyete dahi muhaliftir. Ya günahlarıdır.. Veya ilca-ı zarûrettir. Farzediniz; şu siyaset muhalif olsun, yine telaşa mahal yoktur. Zîrâ Şerîat-ı Garra'nın bin kısmından


Yükleniyor...