bir kısmıdır ki siyasete taalluk eder. O kısmın ihmaliyle Şeriat ihmal olunmaz. Evet imtisal etmemek, inkâr etmek demek değildir.Hem de Devlet-i Osmaniye'ye tâbi' olan İslâmların onbeş misli İslâmlar, sırf siyaset-i ecânib altındadırlar; onların dinlerine zarar gelmez. Nerede kaldı ki, bir hükûmette ki kendisi İslâm, millet-i hâkimesi İslâm, üss-ül esas-ı siyaseti de şu düsturdur: "Bu devletin dini, Din-i İslâm'dır. Şu esası vikaye etmek vazifemizdir. Çünki milletimizin maye-i hayatiyesidir."
S- Demek hükûmet bundan sonra da İslâmiyet ve din için hizmet edecek midir?
C- Hayhay! Bazı akılsız dinsizler müstesna olmak şartıyla, hükûmetin hedef-i maksadı -velev gizli ve uzak olsa bile- (uhuvvet-i imaniye sırrıyla) üçyüz milyonu bir vücûd eden, nuranî olan İslâmiyetin silsilesini takviye ve muhafaza etmektir. Zira nokta-i istinad ve nokta-i istimdad yalnız odur. Yağmurun kataratı, nurun lemaatı dağınık ve yayılmış kaldıkça çabuk kurur, çabuk söner. Fakat sönmemek için, mahvolmamak için, Cenab-ı Feyyaz-ı Mutlak bize
لَا تَتَفَرَّقُوا
ve
لَا تَقْنَطُوا
ile ezel canibinden nida ediyor. Evet; şeş cihetten nağme-i
لَا تَقْنَطُوا
eyler hurûş!..
Evet zarûret ve incizab ve temayül ve tecarüb ve tecavüb ve tevatür; o katarat ve lemaatı musafaha ettirerek, ortalarındaki mesafeyi tayyedip bir havz-ı âb-ı hayatı ve dünyayı ışıklandıracak bir elektrik-i nevvareyi teşkil edecektir. Zîrâ kemâlin cemali dindir, saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidir, vicdanın selâmetidir.
{(*) Yine oku: Acele etme, yani şifre gibi işareti var. -Müellif-}
S- Şimdi hürriyet bahsini sual edeceğiz. Nedir şu hürriyet ki; o kadar tevilat onda birbiriyle çekişiyorlar?. Ve hakkında acib garib rü'yalar görülür?...
C- Yirmi seneden beri onu, hattâ rü'yalarda bile takib eden ve o sevda ile her şeyi terkeden birisi size güzel cevab verebilir.
S- Demek hükûmet bundan sonra da İslâmiyet ve din için hizmet edecek midir?
C- Hayhay! Bazı akılsız dinsizler müstesna olmak şartıyla, hükûmetin hedef-i maksadı -velev gizli ve uzak olsa bile- (uhuvvet-i imaniye sırrıyla) üçyüz milyonu bir vücûd eden, nuranî olan İslâmiyetin silsilesini takviye ve muhafaza etmektir. Zira nokta-i istinad ve nokta-i istimdad yalnız odur. Yağmurun kataratı, nurun lemaatı dağınık ve yayılmış kaldıkça çabuk kurur, çabuk söner. Fakat sönmemek için, mahvolmamak için, Cenab-ı Feyyaz-ı Mutlak bize
لَا تَتَفَرَّقُوا
ve
لَا تَقْنَطُوا
ile ezel canibinden nida ediyor. Evet; şeş cihetten nağme-i
لَا تَقْنَطُوا
eyler hurûş!..
Evet zarûret ve incizab ve temayül ve tecarüb ve tecavüb ve tevatür; o katarat ve lemaatı musafaha ettirerek, ortalarındaki mesafeyi tayyedip bir havz-ı âb-ı hayatı ve dünyayı ışıklandıracak bir elektrik-i nevvareyi teşkil edecektir. Zîrâ kemâlin cemali dindir, saadetin ziyasıdır, hissin ulviyetidir, vicdanın selâmetidir.
{(*) Yine oku: Acele etme, yani şifre gibi işareti var. -Müellif-}
S- Şimdi hürriyet bahsini sual edeceğiz. Nedir şu hürriyet ki; o kadar tevilat onda birbiriyle çekişiyorlar?. Ve hakkında acib garib rü'yalar görülür?...
C- Yirmi seneden beri onu, hattâ rü'yalarda bile takib eden ve o sevda ile her şeyi terkeden birisi size güzel cevab verebilir.
Yükleniyor...