S- Şu pis istibdad, ne vakitten beri başlamış geliyor?..

C- İnsanlar hayvanlıktan çıkıp geldiği vakit, nasılsa bunu da beraber getirmiştir.

S- Demek şu istibdad hayvaniyetten gelmedir?

C- Evet müstebid bir kurt, biçare bir koyunu parça parça etmek. Daima kavî zaifi ezmek, hayvanların birinci düstûr ve kavânin-i esasiyesindendir.

S- Sonra...

C- Şeriat-ı Garra zemine nüzul etti; tâ ki zeminin yüzünü temiz ve insanın yüzünü ak etsin. Şu insaniyetin siyah lekesini izâle etsin. Hem de izale etti...

Fakat vâ esefâ ki, muhit-i zamanî ve mekanînin te'siriyle hilâfet, saltanata inkılâb edip, istibdad bir parça hayatlandı. Tâ Yezîd zamanında bir derece kuvvet bularak başını kaldırdığından; İmam Hüseyin Hazretleri hürriyet-i Şeriyye kılıncını çekti, başına havale eyledi. Fakat ne çare ki; istibdadın kuvveti olan cehil ve vahşet cevanib-i âlemde zeyn-ab gibi Yezîd'in istibdadına kuvvet verdi.

S- Şimdiki meşrutiyet, istibdad nerede?.. onların harekâtı nerede? Hilafet, saltanat nerede?.! Nasıl tatbik ediyorsun, yekdiğerine musafaha ve temas ettiriyorsun. Aralarında karnlar ve asırlar var?..

C- Meşrutiyetin sırrı, kuvvet kanundadır. Şahıs hiçtir. İstibdadın esası, kuvvet şahısta olur. Kanunu kendi keyfine tabi' edebilir. Hak kuvvetin mağlubu... Fakat bu iki ruh, her zamanda birer şekle girer, birer libas giyer. Bu zamanın modası böyle giydiriyor. Zannolunmasın; istibdad galebe ettiği vakit tamamen hükmünü icra etmiş... Meşrutiyet mağlub olduğu vakit mahvolmuş, kella! Kâinatta galib-i mutlak, hayır olduğundan; pek çok enva' ve şuabâtı hey'et-i içtimaiyyede meşrutiyyet hükümferma olmuştur. Cidal, berdevam... Harb ise, seccaldir.

S- Bazı adam, "Şeriata muhaliftir" diyor...

C- Ruh-u meşrutiyet, Şeriattandır. Hayatı da ondandır. Fakat ilca-ı zarûretle; teferruat olabilir, muvakkaten muhalif düşsün. Hem de her

Yükleniyor...