olduğundan bazı zevahiri, efkâra göre imale olunmuştur. Bu ise: Ya müstetbeat-ut-terakib kabilesinden veya kinaî nev'inden olduğu için medar-ı sıdk ve kizb olmaz. Meselâ:
قَالَ
lafzındaki elif eliftir. Aslı vav olsa, kaf olsa, ne olursa olsun tesir etmez.
Ey birader! İnsaf et... Acaba şu üç nokta-i itiraz, cemî-i a'sarda, cemî-i insanların irşadları için inzal olunan Kur'ân'ın i'cazına en zahir delil değil midir?
Evet..
وَالَّذ۪ى عَلَّمَ الْقُرْاٰنَ الْمُعْجِزَ اِنَّ نَظَرَ الْبَش۪يرِ النَّذ۪يرِ وَ بَص۪يرَتَهُ النَّقَّادَةَ اَدَقُّ وَ اَجَلُّ وَ اَجْلٰى وَ اَنْفَذُ مِنْ اَنْ يَلْتَبِسَ اَوْ يَشْتَبِهَ عَلَيْهِ الْحَق۪يقَةُ بِالْخَيَالِ وَاِنَّ مَسْلَكَهُ الْحَقَّ اَغْنٰى وَ اَعْلٰى وَ اَنْزَهُ وَ اَرْفَعُ مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ اَوْ يُغَالِطَ عَلَى النَّاسِ
{(*) Şu Arabî ibare iki mezheb-i batılın reddine işarettir. -Müellif-}
Neam, hayalin ne haddi vardır ki; nur-efşan olan nazarına karşı kendini hakikat gösterebilsin. Evet, mesleği nefs-i hak ve mezhebi ayn-ı sıdktır. Hak ise, tedlis ve tağlit etmekten müstağnîdir.
BEŞİNCİ MESLEK
Mar'ufe ve meşhure olan havarik-ı zahire ve mu'cizat-ı mahsûsedir. Siyer ve tarihin kitabları onlar ile meşhundur. Ülema-yı kiram (Cezahümüllahu hayran) hakkıyla tefsir ve tedvin etmişlerdir. Malûmun ta'limi lâzım gelmediği için, biz tafsilinden kat'-ı nazar ettik.
İşaret:
Şu havarık-ı zahirenin herbir ferdi eğer çendan mütevatir değildir, mutlaka cinsleri, belki çok enva'ı kat'iyyen ve yakînen mütevatir-i bil-mânâdır. O havarık birkaç nev' üzerindedir. İşte:
Bir nev'i: İrhasat-ı mütenevviâdır. Güya o asır Peygamber'den (A.S.M.) istifade ve istifaza ederek keramet sahibi olduğundan, kalb-i
قَالَ
lafzındaki elif eliftir. Aslı vav olsa, kaf olsa, ne olursa olsun tesir etmez.
Ey birader! İnsaf et... Acaba şu üç nokta-i itiraz, cemî-i a'sarda, cemî-i insanların irşadları için inzal olunan Kur'ân'ın i'cazına en zahir delil değil midir?
Evet..
وَالَّذ۪ى عَلَّمَ الْقُرْاٰنَ الْمُعْجِزَ اِنَّ نَظَرَ الْبَش۪يرِ النَّذ۪يرِ وَ بَص۪يرَتَهُ النَّقَّادَةَ اَدَقُّ وَ اَجَلُّ وَ اَجْلٰى وَ اَنْفَذُ مِنْ اَنْ يَلْتَبِسَ اَوْ يَشْتَبِهَ عَلَيْهِ الْحَق۪يقَةُ بِالْخَيَالِ وَاِنَّ مَسْلَكَهُ الْحَقَّ اَغْنٰى وَ اَعْلٰى وَ اَنْزَهُ وَ اَرْفَعُ مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ اَوْ يُغَالِطَ عَلَى النَّاسِ
{(*) Şu Arabî ibare iki mezheb-i batılın reddine işarettir. -Müellif-}
Neam, hayalin ne haddi vardır ki; nur-efşan olan nazarına karşı kendini hakikat gösterebilsin. Evet, mesleği nefs-i hak ve mezhebi ayn-ı sıdktır. Hak ise, tedlis ve tağlit etmekten müstağnîdir.
BEŞİNCİ MESLEK
Mar'ufe ve meşhure olan havarik-ı zahire ve mu'cizat-ı mahsûsedir. Siyer ve tarihin kitabları onlar ile meşhundur. Ülema-yı kiram (Cezahümüllahu hayran) hakkıyla tefsir ve tedvin etmişlerdir. Malûmun ta'limi lâzım gelmediği için, biz tafsilinden kat'-ı nazar ettik.
İşaret:
Şu havarık-ı zahirenin herbir ferdi eğer çendan mütevatir değildir, mutlaka cinsleri, belki çok enva'ı kat'iyyen ve yakînen mütevatir-i bil-mânâdır. O havarık birkaç nev' üzerindedir. İşte:
Bir nev'i: İrhasat-ı mütenevviâdır. Güya o asır Peygamber'den (A.S.M.) istifade ve istifaza ederek keramet sahibi olduğundan, kalb-i
Yükleniyor...