Ezcümle: Hiss-i hürriyet ve hamiyet ve muhabbet...

Bu noktaya binaen; Ceziret-ül Arab sahra-yi vesîasında olan akvam-ı bedevîde kâmine ve nâime ve mestûre olan hissiyat-ı âliye -ki, binlere baliğdir- birden inkişaf, birden ikaz, birden feveran ve galeyana getirmek; şems-i hakikatın, ziya-i şu'lefeşanın hassasıdır. Bu noktayı aklına sokmayan, biz Ceziret-ül Arab'ı gözüne sokacağız. İşte Ceziret-ül Arab... Onüç asr-ı beşerin terakkiyatından sonra, en mükemmel feylesoflardan yüz taneyi göndersin, yüz sene kadar çalışsın; acaba bu zamana nisbeten o zamana nisbet, yaptığının yüzde birini yapabiliyor mu?..

İşaret:

Kim tevfik isterse, âdetullah ve hilkat ve fıtrat ile âşinalık etmek ve dostluk etmek gerektir. Yoksa, fıtrat tevfiksizlikle bir cevab-ı red verecektir. Cereyan-ı umumî ise, muhalif harekette bulunanları adem-âbâd hiçahiçe atacaktır.

İşte buna binaen temaşa et, göreceksin ki; Hilkatte carî olan kavânin-i amîka-i dakîka -ki, hurdebîn-i akıl ile görülmez- hakâik-i şeriat ne derecede müraat ve mu'arefet ve münasebette bulunmuşlardır ki, o kavânin-i hilkatin müvazenesini muhafaza etmiştir.

Evet, şu a'sar-ı tavîlede, şu müsademat-ı azîme içinde hakâikını muhafaza, belki daha ziyade inkişafa getirdiğinden gösterir ki; Resul-i Ekrem Aleyhisselâm'ın mesleği, hiçbir vakit mahvolmayan hak üzerine müessestir.

Şu nükte ve noktaları bildikten sonra, geniş ve muhakemeli ve müdakkik bir zihinle dinle ki; Muhammed-i Hâşimî Aleyhisselam ümmiyeti ve adem-i kuvvet-i zahiresi ve adem-i hâkimiyeti ve adem-i meyl-i saltanatı ile beraber, gayet hatarlı mevâki'de kemâl-i vüsuk ile teşebbüs ederek efkâra galebe etmekle ervaha tahabbüb ve tabayia tasallut, gayet kesîre ve müstemirre ve râsiha ve me'lufe olan âdât ve ahlâk-ı vahşiyaneyi esasıyla hedmederek; onların yerine ahlâk-ı âliyeyi gayet metin bir esas ile lahm ve demlerine karışmış gibi tesis etmekle beraber, zaviye-i vahşette hâmid olan bir kavimdeki kasavet-i vahşiyeyi ihmad ve hissiyat-ı dakikayı tehyic!..

Evet, hissiyat-ı âliyeyi ikaz ve cevher-i insaniyetlerini izhar etmekle beraber, evc-i medeniyete bir zaman-ı kasirde is'ad ederek şark ve garbda oturmuş bir devlet-i cesîmeyi bir zaman-ı kalilde teşkil edip, ateş-i cevval gibi belki nur-u nevvar gibi veyahut asâ-yı Musa gibi sair devletleri bel'

Yükleniyor...