olan noktalarda muhalefet edip musahhihane olan söylemesi, onun tefevvukunu ve kesbî olmadığını isbat eder.
Şu nüktelere binaen deriz ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm malûm olan ümmiyetiyle beraber, güya gayr-ı mukayyed olan ruh-u cevvale ile tayy-ı zaman ederek mazînin a'mak-ı hafasına girerek, hazır ve müşahid gibi enbiya-yı salifenin ahvallerini ve esrarlarını teşrih etmesiyle; bütün enzar-ı âleme karşı öyle bir dava-yı azîmede -ki, bütün ezkiya-i âlemin nazarlarını dikkate celbeder- bilâperva ve nihayet vüsuk ile müddeasına mukaddeme olarak o esrar ve ahvalin ukad-ı hayatiyeleri hükmünde olan esaslarını zikretmekle beraber, kütüb-ü salifenin ittifak noktalarında musaddık ve ihtilaf noktalarında musahhih olarak kasas ve ahval-i enbiyayı bize hikâyet etmesi, sıdk ve nübüvvetini intac eder.
Teznib:
Cemî-i enbiyanın delail-i nübüvvetleri, sıdk-ı Muhammed'e (A.S.M.) delildir ve cemî-i mu'cizatları, Muhammed'in bir mu'cize-i maneviyesidir (Aleyhimüsselâm). Bunda dikkat edersen, anlayacaksın.
İşaret:
Ey birader!.. Bâzan kasem, bürhanın yerini tutar. Zîrâ bürhanı tazammun eder. Öyle ise:
وَالَّذ۪ى قَصَّ عَلَيْهِ الْقِصَصَ لِلْحِصَصِ وَسَيَّرَ رُوحَهُ ف۪ى اَعْمَاقِ الْمَاض۪ى وَ ف۪ى شَوَاهِقِ الْمُسْتَقْبَلِ فَكَشَفَ لَهُ الْاَسْرَارَ مِنْ زَوَايَا الْوَاقِعَاتِ اِنَّ نَظَرَهُ النَّقَّادَ اَدَقُّ مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ عَلَيْهِ وَ مَسْلَكَهُ الْحَقَّ اَغْنٰى مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ عَلَى النَّاسِ
Evet, neam. Onun nur-u nazarına, hayal kendini hakikat gösteremiyor ve hak olan mesleği telbisten müstağnidir.
ÜÇÜNCÜ MESLEK
Yani: Zaman-ı halin, yani asr-ı saâdetin sahifesinde dört nükte, bir noktayı nazar-ı dikkate almak gerektir:
Birincisi:
Küçük bir âdet, küçük bir kavimde veya zayıf bir haslet, kalil bir taifede; büyük bir hâkimin, büyük bir himmetle kolaylıkla kaldıramadığını nazara alırsan; acaba gayet çok, tamamen müstemirre, nihayet
Şu nüktelere binaen deriz ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm malûm olan ümmiyetiyle beraber, güya gayr-ı mukayyed olan ruh-u cevvale ile tayy-ı zaman ederek mazînin a'mak-ı hafasına girerek, hazır ve müşahid gibi enbiya-yı salifenin ahvallerini ve esrarlarını teşrih etmesiyle; bütün enzar-ı âleme karşı öyle bir dava-yı azîmede -ki, bütün ezkiya-i âlemin nazarlarını dikkate celbeder- bilâperva ve nihayet vüsuk ile müddeasına mukaddeme olarak o esrar ve ahvalin ukad-ı hayatiyeleri hükmünde olan esaslarını zikretmekle beraber, kütüb-ü salifenin ittifak noktalarında musaddık ve ihtilaf noktalarında musahhih olarak kasas ve ahval-i enbiyayı bize hikâyet etmesi, sıdk ve nübüvvetini intac eder.
Teznib:
Cemî-i enbiyanın delail-i nübüvvetleri, sıdk-ı Muhammed'e (A.S.M.) delildir ve cemî-i mu'cizatları, Muhammed'in bir mu'cize-i maneviyesidir (Aleyhimüsselâm). Bunda dikkat edersen, anlayacaksın.
İşaret:
Ey birader!.. Bâzan kasem, bürhanın yerini tutar. Zîrâ bürhanı tazammun eder. Öyle ise:
وَالَّذ۪ى قَصَّ عَلَيْهِ الْقِصَصَ لِلْحِصَصِ وَسَيَّرَ رُوحَهُ ف۪ى اَعْمَاقِ الْمَاض۪ى وَ ف۪ى شَوَاهِقِ الْمُسْتَقْبَلِ فَكَشَفَ لَهُ الْاَسْرَارَ مِنْ زَوَايَا الْوَاقِعَاتِ اِنَّ نَظَرَهُ النَّقَّادَ اَدَقُّ مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ عَلَيْهِ وَ مَسْلَكَهُ الْحَقَّ اَغْنٰى مِنْ اَنْ يُدَلِّسَ عَلَى النَّاسِ
Evet, neam. Onun nur-u nazarına, hayal kendini hakikat gösteremiyor ve hak olan mesleği telbisten müstağnidir.
ÜÇÜNCÜ MESLEK
Yani: Zaman-ı halin, yani asr-ı saâdetin sahifesinde dört nükte, bir noktayı nazar-ı dikkate almak gerektir:
Birincisi:
Küçük bir âdet, küçük bir kavimde veya zayıf bir haslet, kalil bir taifede; büyük bir hâkimin, büyük bir himmetle kolaylıkla kaldıramadığını nazara alırsan; acaba gayet çok, tamamen müstemirre, nihayet
Yükleniyor...