gariziyenin şiddet-i iltihabı zamanında, kemâl-i istikametle ve kemâl-i metanetle ve tamam-ı ıttırad-ı ahval ile ve müsâvât ve müvazenet-i etvarı ile ve nihayet-i iffet ile ve hiçbir hali mesturiyeti muhafaza etmeyen -lasiyyema öyle ehl-i inada karşı- bir hileyi îma etmemekle beraber yaşadığı nazara alınırsa, sonra istimrar-ı ahlâkın zamanı olan kırk seneden sonra o inkılab-ı azîm nazara alınırsa; haktan geldiğini ve hakikat olduğunu tasdik etmezse, nefsine levmetsin... Zîrâ zihninde bir sofestaî gizlenmiş olacaktır.

Hem de en hatarlı makamlarda -gar'da gibi- tarîk-i halâsı mefkud iken ve hayt-ul emel bihasebi'l-âde kesilirken, gayet metanet ve kemâl-i vüsûk ve nihayet-i itminan ile olan hareket ve hal ve tavrı, nübüvvet ve ciddiyetine şahid-i kâfidir ve hak ile temessük ettiğine delildir.

İKİNCİ MESLEK

Yani: Sahife-i ûlâ, zaman-ı mazîdir. İşte şu sahifede dört nükteyi nazar-ı dikkate almak lâzımdır:

Birincisi:

Bir fende veyahut kasasta, bir adam esaslarını ve ruh ve ukadlarını ahzederek müddeasını ona bina ederse, o fende hazakat ve meharetini gösterir.

İkincisi:

Ey birader!.. Eğer tabiat-ı beşere ârif isen; küçük bir haysiyetle, küçük bir davada, küçük bir kavimde, küçük bir hilafın serbestiyetle irtikâb olunmadığına nazar edersen; gayet büyük bir haysiyetle, nihayet cesîm bir davada, hasra gelmeyen bir kavimde, hadsiz bir inada karşı; her cihetten ümmiliğiyle beraber, hiçbir cihetle akıl müstakil olmayan mes'elelerde, tam serbestiyetle bilâperva ve kemâl-i vüsûk ile alâ ruûs-il eşhad zikir ve naklinden güneş gibi sıdkın tulû' edeceğini göreceksin.

Üçüncüsü:

Bedevîlere nisbeten, çok ulûm-u nazariye vardır; medenîlere nisbeten lisan, âdât ve ef'alin telkinatıyla, ulûm-u mütearifenin hükümlerine geçmişlerdir. Bu nükteye binaen, bedevîlerin hallerini muhakeme etmek için; kendini o bâdiyede farzetmek gerektir. Eğer istersen İkinci Mukaddeme'ye müracaat et, Zîrâ şu nükteyi izah etmiştir.

Dördüncüsü:

Bir ümmî, ülema meyanında mütedavil bir fende beyan-ı fikir ederse, ittifak noktalarda muvafık olarak ve muhtelefün-fîha

Yükleniyor...