hakikatı incitmemek ve ağır gelmemek ve hakikata misal olmak ve hakikattan istimdad etmek şartıyla gerektir.
* * *
İKİNCİ MES'ELE
Kelâmın hayatlanması ve neşv ü neması; mânâların tecessümüyle ve cemadata nefh-i ruh etmekle bir mükâleme ve mübahaseyi içlerine atmaktır. Şöyle:
Deveran ile tabir olunan: Vücûdda ve ademde iki şeyin mukarenetiyle biri ötekisine illet ve me'haz ve menşe' zannolunması olan itikad-ı örfî üzerine müesses olan, mağlata-i vehmiye üstüne mebni olan kuvve-i hayalden neş'et eden sihr-i beyanıyla sehhar gibi cemadatı hayatlandırır, birbiriyle söylettirir. İçlerine ya adaveti veya muhabbeti atar. Hem de mânâları tecessüm ettirir, hayat verir, içinde hararet-i gariziyeyi derceder.
Eğer istersen gürültülü menzil ıtlakına şayeste olan bu beyte gir:
يُنَاج۪ينِىَ اْلاِخْلَافُ مِنْ تَحْتِ مَطْلِهِ وَ تَخْتَصِمُ اْلاٰمَالُ وَ الْيَاْسُ ف۪ى صَدْر۪ى
Yani: "Mumatala-i hak perdesi altında hulf-ül va'd benimle konuşuyor, der: Aldanma!.. Onun için sinemde ümidlerim ye's ile kavgaya başladılar, o mütezelzil-hane olan sadrımı harab ediyorlar." Göreceksin nasıl şâir-i sahir, emel ve ye'si tecessüm ettirmekle hayatlandırarak nemmam olan ihlafın fitnesiyle bir muharebe ve muhasamayı temsil eyledi. Güya simotoğraf gibi bu beyt senin aklına rü'ya görünüyor. Evet bu sihr-i beyanî bir nevi tenvim eder.
Veyahut yerin yağmur ile muaşaka ve şekvasını dinle! İşte:
تَشَكَّى الْاَرْضُ غَيْبَتَهُ اِلَيْهِ وَ تَرْشَفُ مَٓائَهُ رَشْفَ الرُّضَابِ
Yani: Yağmurun geç gelmesini ona teşekki eder, mahbubun ağız suyu gibi suyunu emer. Acaba yeri Mecnun, sehabı Leyla haletlerinde bu şiir sana tahyil etmiyor mu?
İKİNCİ MES'ELE
Kelâmın hayatlanması ve neşv ü neması; mânâların tecessümüyle ve cemadata nefh-i ruh etmekle bir mükâleme ve mübahaseyi içlerine atmaktır. Şöyle:
Deveran ile tabir olunan: Vücûdda ve ademde iki şeyin mukarenetiyle biri ötekisine illet ve me'haz ve menşe' zannolunması olan itikad-ı örfî üzerine müesses olan, mağlata-i vehmiye üstüne mebni olan kuvve-i hayalden neş'et eden sihr-i beyanıyla sehhar gibi cemadatı hayatlandırır, birbiriyle söylettirir. İçlerine ya adaveti veya muhabbeti atar. Hem de mânâları tecessüm ettirir, hayat verir, içinde hararet-i gariziyeyi derceder.
Eğer istersen gürültülü menzil ıtlakına şayeste olan bu beyte gir:
يُنَاج۪ينِىَ اْلاِخْلَافُ مِنْ تَحْتِ مَطْلِهِ وَ تَخْتَصِمُ اْلاٰمَالُ وَ الْيَاْسُ ف۪ى صَدْر۪ى
Yani: "Mumatala-i hak perdesi altında hulf-ül va'd benimle konuşuyor, der: Aldanma!.. Onun için sinemde ümidlerim ye's ile kavgaya başladılar, o mütezelzil-hane olan sadrımı harab ediyorlar." Göreceksin nasıl şâir-i sahir, emel ve ye'si tecessüm ettirmekle hayatlandırarak nemmam olan ihlafın fitnesiyle bir muharebe ve muhasamayı temsil eyledi. Güya simotoğraf gibi bu beyt senin aklına rü'ya görünüyor. Evet bu sihr-i beyanî bir nevi tenvim eder.
Veyahut yerin yağmur ile muaşaka ve şekvasını dinle! İşte:
تَشَكَّى الْاَرْضُ غَيْبَتَهُ اِلَيْهِ وَ تَرْشَفُ مَٓائَهُ رَشْفَ الرُّضَابِ
Yani: Yağmurun geç gelmesini ona teşekki eder, mahbubun ağız suyu gibi suyunu emer. Acaba yeri Mecnun, sehabı Leyla haletlerinde bu şiir sana tahyil etmiyor mu?
Yükleniyor...