Buna binaen vezaif, ehil olmayanın ellerine geçti. Bahusus medaris bunun ile indirasa yüz tuttu. Buna çare-i yegâne: Daire-i vâhide hükmünde olan müderrisleri, Dâr-ül fünûn gibi çok devaire tebdil ve tertib etmektir. Tâ herkes sevk-i insanîsiyle hakkına gitmekle, hikmet-i ezeliyenin emr-i manevîsini, meyl-i fıtrîsiyle imtisal edip kaide-i taksim-ül a'male tatbik edilsin.
Tenbih:
Ulûm-u medârisin tedennîsine ve mecra-yı tabiîden çevrilmesine bir sebeb-i mühim budur: Ulûm-u âliye
آلِيَه
maksud-u bizzât sırasına geçtiğinden, ulûm-u âliye
عَالِيَه
mühmel kaldığı gibi; libas-ı mânâ hükmünde olan ibare-i Arabiyenin halli, ezhanı zabtederek, asıl maksud olan ilim ise, tebaî kalmakla beraber, ibareleri bir derece mebzul olan ve silsile-i tahsile resmen geçen kitablar, evkat u efkârı kendine hasredip harice çıkmasına meydan vermemeleridir.
Ey birader-i vicdan!.. Zannediyorum: Şimdi şu mukaddemat üzerine terettüb edecek olan kütüb-ü selâseyi, ne mahiyette olduklarını görmek istiyorsun, fakat daha sabret!. Şimdilik sana bir mevzu' söyleyeceğim ki; o kütübün bir zemin-i icmalîsini, tabir-i diğer ile küçük bir fotoğrafını veya icmalî bir haritasını teşkil eder. Hem de o kütübden sekiz-dokuz mes'eleyi, acele edip sana takdim edeceğim. Üçüncü Makale'den sonra eğer meşiet-i İlahiye ta'alluk etse ve tevfik-i Rabbanî refik olsa, tafsilatını zikretmek fikrindeyim. İşte mevzu' ve zemin budur:
Kur'ân'ın gösterdiği vesail ile, doğru hikmetin kuvvetiyle, bir seyr-i ruhanî olarak semavatın ulûmlarına çıkacağım. Tâ oradan temaşa edip göreceğiz ki; Küre-i Arz hol veya top veya fırfıre veya sapan taşı gibi Sâni'-i Hakîm dest-i kudretle döndürüp atmakla çeviriyor. Tâ parça parça ederek daha iyisine tebdil edeceğine nazar-ı hikmetle göreceğiz. Sonra da semavattan asılıp, cevvden geçeceğiz. Tedricen beşiğimiz olan ve beşerin yatıp istirahat eylemesi için Hâlık-ı Rahman, sathını serip müheyya ve mümehhed etmiş olan küre-i arza ineceğiz. Sonra da beşer, çocukluğundan çıktığı gibi; beşiğini atıp harab etmekle, beşeri saadet-saray-ı ebediyeye göndermesine nazar-ı dikkatle temaşa edeceğiz.
Bunu tamamen temaşa ettiğimizden sonra, zaman ve mekân ile mukayyed olmayan seyr-i ruhanî ile zaman-ı mazî kıt'asına girip, ebna-yı cinsimiz olan ebna-yı mazî ile seyyale-i berkıye-i tarihiye ile muhabere
Tenbih:
Ulûm-u medârisin tedennîsine ve mecra-yı tabiîden çevrilmesine bir sebeb-i mühim budur: Ulûm-u âliye
آلِيَه
maksud-u bizzât sırasına geçtiğinden, ulûm-u âliye
عَالِيَه
mühmel kaldığı gibi; libas-ı mânâ hükmünde olan ibare-i Arabiyenin halli, ezhanı zabtederek, asıl maksud olan ilim ise, tebaî kalmakla beraber, ibareleri bir derece mebzul olan ve silsile-i tahsile resmen geçen kitablar, evkat u efkârı kendine hasredip harice çıkmasına meydan vermemeleridir.
Ey birader-i vicdan!.. Zannediyorum: Şimdi şu mukaddemat üzerine terettüb edecek olan kütüb-ü selâseyi, ne mahiyette olduklarını görmek istiyorsun, fakat daha sabret!. Şimdilik sana bir mevzu' söyleyeceğim ki; o kütübün bir zemin-i icmalîsini, tabir-i diğer ile küçük bir fotoğrafını veya icmalî bir haritasını teşkil eder. Hem de o kütübden sekiz-dokuz mes'eleyi, acele edip sana takdim edeceğim. Üçüncü Makale'den sonra eğer meşiet-i İlahiye ta'alluk etse ve tevfik-i Rabbanî refik olsa, tafsilatını zikretmek fikrindeyim. İşte mevzu' ve zemin budur:
Kur'ân'ın gösterdiği vesail ile, doğru hikmetin kuvvetiyle, bir seyr-i ruhanî olarak semavatın ulûmlarına çıkacağım. Tâ oradan temaşa edip göreceğiz ki; Küre-i Arz hol veya top veya fırfıre veya sapan taşı gibi Sâni'-i Hakîm dest-i kudretle döndürüp atmakla çeviriyor. Tâ parça parça ederek daha iyisine tebdil edeceğine nazar-ı hikmetle göreceğiz. Sonra da semavattan asılıp, cevvden geçeceğiz. Tedricen beşiğimiz olan ve beşerin yatıp istirahat eylemesi için Hâlık-ı Rahman, sathını serip müheyya ve mümehhed etmiş olan küre-i arza ineceğiz. Sonra da beşer, çocukluğundan çıktığı gibi; beşiğini atıp harab etmekle, beşeri saadet-saray-ı ebediyeye göndermesine nazar-ı dikkatle temaşa edeceğiz.
Bunu tamamen temaşa ettiğimizden sonra, zaman ve mekân ile mukayyed olmayan seyr-i ruhanî ile zaman-ı mazî kıt'asına girip, ebna-yı cinsimiz olan ebna-yı mazî ile seyyale-i berkıye-i tarihiye ile muhabere
Yükleniyor...