edeceğiz. O mağrib-i ihtifanın köşesinde vuku'a gelen hâdisatı öğrenip, ondan fikir için bir şimendiferi yapacağız. Sonra dönüp gelmek üzere olan ebna-yı cinsimizi ziyaret ve istikbal için saadetin fecr-i sadıkını uzaktan görmek ve göstermek ile, meşrik-i istikbale müteveccih olarak şimendifer-i terakkiye ve tevfik denilen sefine-i sa'ye bindiğimiz ile beraber, ellerimizde olan bürhanın misbahıyla, o bidayeti karanlık görülen fakat arkası gayet parlak olan zamana dâhil olacağız. Tâ ebna-yı müstakbel ile musafaha edip saadetlerini tebrik edeceğiz...
İşte bu küçük fotoğrafta öyle bir güzel resim mündemiçtir ki, ileride tahrir ile sana görünecektir. Şimdi bu zeminde kütüb-ü mezburenin şecereleri tenebbüt ve makalât-ı selâsenin cedaviliyle sulanacaktır.
Ey birader!.. Senin elini tutup hazine-i hakâike götürmekten evvel va'd ettiğim birkaç mes'ele ile acele edip basar-ı basiretinize gışavet ve perde olan hayalâtı def' edeceğim. Öyle hayalât, Gûlyabanî gibi elleriyle senin gözünü kapar, göğsüne vurur, seni tahvif eder. Faraza gösterse de nuru nar, dürrü meder gibi gösterir. O hayalâttan sakın!.. Senin vesveselerinin en büyük menşei, küreviyete taalluk eden birkaç mes'eledir.
Ezcümle:
Sevr ve Hut ve Kaf Dağı ve Sedd-i Zülkarneyn ve cibalin evtadiyetleri ve yer altında Cehennem'in yerini tayin etmek ve
ve
دَحٰيهَا
ve
سُطِحَتْ
ve
اَلشَّمْسُ تَجْر۪ى لِمُسْتَقَرٍّ
ve
يُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ
gibi mesaildir; hakikatlerini beyan edeceğim. Tâ, dinin düşmanlarının gözleri kapatılsın ve dostlarının gözleri dahi açılsın. İşte başlıyorum:
BİRİNCİ MES'ELE
(Küreviyet-i arz ve yerin yuvarlaklığı -Naşir-)
Senin munsif olan zihnine malûmdur ki: Küreviyet-i arz ve yerin yuvarlaklığına muhakkikîn-i İslâm -eğerçi ittifak-ı sükûtîyle olsa- ittifak etmişlerdir. Eğer bir şübhen varsa, "Makasıd" ve "Mevakıf"a git; maksada vukuf ve ıttila' peyda edeceksin ve göreceksin; Sa'd ve Seyyid, top gibi küreyi ellerinde tutmuşlar, her tarafına temaşa ediyorlar.
İşte bu küçük fotoğrafta öyle bir güzel resim mündemiçtir ki, ileride tahrir ile sana görünecektir. Şimdi bu zeminde kütüb-ü mezburenin şecereleri tenebbüt ve makalât-ı selâsenin cedaviliyle sulanacaktır.
Ey birader!.. Senin elini tutup hazine-i hakâike götürmekten evvel va'd ettiğim birkaç mes'ele ile acele edip basar-ı basiretinize gışavet ve perde olan hayalâtı def' edeceğim. Öyle hayalât, Gûlyabanî gibi elleriyle senin gözünü kapar, göğsüne vurur, seni tahvif eder. Faraza gösterse de nuru nar, dürrü meder gibi gösterir. O hayalâttan sakın!.. Senin vesveselerinin en büyük menşei, küreviyete taalluk eden birkaç mes'eledir.
Ezcümle:
Sevr ve Hut ve Kaf Dağı ve Sedd-i Zülkarneyn ve cibalin evtadiyetleri ve yer altında Cehennem'in yerini tayin etmek ve
ve
دَحٰيهَا
ve
سُطِحَتْ
ve
اَلشَّمْسُ تَجْر۪ى لِمُسْتَقَرٍّ
ve
يُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ
gibi mesaildir; hakikatlerini beyan edeceğim. Tâ, dinin düşmanlarının gözleri kapatılsın ve dostlarının gözleri dahi açılsın. İşte başlıyorum:
BİRİNCİ MES'ELE
(Küreviyet-i arz ve yerin yuvarlaklığı -Naşir-)
Senin munsif olan zihnine malûmdur ki: Küreviyet-i arz ve yerin yuvarlaklığına muhakkikîn-i İslâm -eğerçi ittifak-ı sükûtîyle olsa- ittifak etmişlerdir. Eğer bir şübhen varsa, "Makasıd" ve "Mevakıf"a git; maksada vukuf ve ıttila' peyda edeceksin ve göreceksin; Sa'd ve Seyyid, top gibi küreyi ellerinde tutmuşlar, her tarafına temaşa ediyorlar.
Yükleniyor...