Birincisi:
Din ve fazileti düstur-u medeniyet etmemeklikten neş'et eden müsaade-i sefahet ve muvafakat-ı şehvet-i nefistir.
İkincisi:
Hubb-üş şehevat ve diyanetsizliğin neticesi olan merhametsizlikten neş'et eden maişetteki müdhiş müsâvâtsızlıktır. Evet şu diyanetsizlik, Avrupa medeniyetinin iç yüzünü öyle karıştırmış ki; o kadar fırak-ı fesadiyeyi ve ihtilâliyeyi tevlid etmiş; faraza habl-ül metin-i İslâmiye ve sedd-i Zülkarneyn gibi şeriat-ı garranın hakikatına iltica ve tahassun edilmez ise, bu fırak-ı fesadiye, onların âlem-i medeniyetlerini zîr ü zeber edeceklerdir. Nasılki şimdiden tehdid ediyorlar.
Acaba hakikat-ı İslâmiyenin binler mesailinden yalnız zekat mes'elesi, düstur-u medeniyet ve muavenet olursa, bu belaya ve yılanın yuvası olan maişetteki müdhiş müsâvâtsızlığa deva-i şâfî olmayacak mıdır? Evet en mükemmel ve bozulmaz bir deva olacaktır.
Eğer denilse: Şimdiye kadar Avrupa'yı galib ettiren sebeb, bundan sonra neden etmesin?
Cevab: Bu kitabın mukaddemesini mütalaa et. Sonra buna da dikkat et! Sebeb-i terakkisi, herşeyi geç almak ve geç de bırakmak ve metanet etmek şe'ninde olan bürudet-i memleket; ve mekân ve meskenin darlığı ve sâkinlerin kesretinden neş'et eden fikr-i mârifet ve arzu-yu san'at ve deniz ve maden ve sair vesaitin müsaadesiyle hasıl olan teavün ve telahuk idi. Fakat şimdi tekemmül-ü vesait-i nakliye ile âlem bir şehr-i vâhid hükmüne geçtiği gibi; matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele ile ehl-i dünya bir meclisin ehli hükmündedir. Velhasıl: Onların yükleri ağır, bizimki hafif olduğundan yetişip geçeceğiz. Eğer tevfik refik olsa...
HÂTİMENİN HÂTİMESİ
Asya'nın bahtını, İslâmiyetin tâli'ini açacak yalnız meşrutiyet ve hürriyettir. Fakat şeriat-ı garranın terbiyesinde kalmak şartıyla...
Tenbih:
Mehasin-i medeniyet denilen emirler, şeriatın başka şekle çevrilmiş birer mes'elesidir...
* * *
Din ve fazileti düstur-u medeniyet etmemeklikten neş'et eden müsaade-i sefahet ve muvafakat-ı şehvet-i nefistir.
İkincisi:
Hubb-üş şehevat ve diyanetsizliğin neticesi olan merhametsizlikten neş'et eden maişetteki müdhiş müsâvâtsızlıktır. Evet şu diyanetsizlik, Avrupa medeniyetinin iç yüzünü öyle karıştırmış ki; o kadar fırak-ı fesadiyeyi ve ihtilâliyeyi tevlid etmiş; faraza habl-ül metin-i İslâmiye ve sedd-i Zülkarneyn gibi şeriat-ı garranın hakikatına iltica ve tahassun edilmez ise, bu fırak-ı fesadiye, onların âlem-i medeniyetlerini zîr ü zeber edeceklerdir. Nasılki şimdiden tehdid ediyorlar.
Acaba hakikat-ı İslâmiyenin binler mesailinden yalnız zekat mes'elesi, düstur-u medeniyet ve muavenet olursa, bu belaya ve yılanın yuvası olan maişetteki müdhiş müsâvâtsızlığa deva-i şâfî olmayacak mıdır? Evet en mükemmel ve bozulmaz bir deva olacaktır.
Eğer denilse: Şimdiye kadar Avrupa'yı galib ettiren sebeb, bundan sonra neden etmesin?
Cevab: Bu kitabın mukaddemesini mütalaa et. Sonra buna da dikkat et! Sebeb-i terakkisi, herşeyi geç almak ve geç de bırakmak ve metanet etmek şe'ninde olan bürudet-i memleket; ve mekân ve meskenin darlığı ve sâkinlerin kesretinden neş'et eden fikr-i mârifet ve arzu-yu san'at ve deniz ve maden ve sair vesaitin müsaadesiyle hasıl olan teavün ve telahuk idi. Fakat şimdi tekemmül-ü vesait-i nakliye ile âlem bir şehr-i vâhid hükmüne geçtiği gibi; matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele ile ehl-i dünya bir meclisin ehli hükmündedir. Velhasıl: Onların yükleri ağır, bizimki hafif olduğundan yetişip geçeceğiz. Eğer tevfik refik olsa...
HÂTİMENİN HÂTİMESİ
Asya'nın bahtını, İslâmiyetin tâli'ini açacak yalnız meşrutiyet ve hürriyettir. Fakat şeriat-ı garranın terbiyesinde kalmak şartıyla...
Tenbih:
Mehasin-i medeniyet denilen emirler, şeriatın başka şekle çevrilmiş birer mes'elesidir...
Yükleniyor...