gibi tanzim ve isti'dadıyla mütenasib tecziye ve mükâfat veren, yalnız dâr-ı âhirettir. Zîrâ onda hak ve adalet-i mahza tecellî edecektir.
Evet bu dar dünya, beşerin cevherinde mündemiç olan isti'dadat-ı gayr-ı mahdude ve ebed için mahluk olan müyulât ve arzularının sünbüllenmesine müsaid değildir. Beslemek ve terbiye için başka âleme gönderilecektir. İnsanın cevheri büyüktür, mahiyeti âliyedir, cinayeti dahi azîmdir. intizamı da mühimdir, sair kâinata benzemez; intizamsız olamaz. Evet ebede namzed olan büyüktür; mühmel kalamaz, abes olamaz. Fena-yı mutlak ile mahkûm olamaz. Adem-i sırfa kaçamaz. Cehennem ağzını, Cennet dahi ağuş-u nazendaranesini açıp bekliyorlar.
HÂTİME
İslâm'ın ve Asya'nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünki Asya'nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.
Birinci Kuvvet: Maarif ve medeniyet ile mücehhez olan İslâmiyetin kuvvet-i hakikiyesidir.
İkincisi:
Tekemmül-ü mebadî ve vesaitle mücehhez olan ihtiyac-ı şediddir.
Üçüncüsü:
Asya'yı gayet sefalette, başka yerleri nihayet terakkide görmekten neş'et eden tenebbüh-ü tâm ve teyakkuz-u kâmil ile mücehhez olan gıbta ve rekabet ve kin-i muzmerdir.
Dördüncüsü:
Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelime; ve zeminin hâsiyeti olan i'tidal ve ta'dil-i mizac; ve zamanın ziyası olan tenevvür-ü ezhan; ve medeniyetin kanunu olan telahuk-u efkâr; ve bedevîyetin lâzımı olan selâmet-i fıtrat; ve zarûretin semeresi olan hafiflik; ve cür'et-i teşebbüs ile mücehhez olan isti'dad-ı fıtrîdir.
Beşincisi: Bu zamanda maddeten terakkiye mütevakkıf olan i'layı kelimetullah; İslâmiyetin emriyle ve zamanın ilcaâtıyla ve fakr-ı şedidin icbarı ile ve her arzuyu öldüren ye'sin ölmesiyle hayat bulan ümid ile mücehhez olan arzu-yu medeniyet ve meyl-i teceddüddür. Ve bu kuvvetlere yardım etmek için ecanib içine ihtilâl veren ve medeniyetlerini ihtiyarlattıran mesavî-i medeniyetin mehasinine galebesidir. Ve sa'yin sefahete adem-i kifayetidir. Bunun iki sebebi vardır:
Evet bu dar dünya, beşerin cevherinde mündemiç olan isti'dadat-ı gayr-ı mahdude ve ebed için mahluk olan müyulât ve arzularının sünbüllenmesine müsaid değildir. Beslemek ve terbiye için başka âleme gönderilecektir. İnsanın cevheri büyüktür, mahiyeti âliyedir, cinayeti dahi azîmdir. intizamı da mühimdir, sair kâinata benzemez; intizamsız olamaz. Evet ebede namzed olan büyüktür; mühmel kalamaz, abes olamaz. Fena-yı mutlak ile mahkûm olamaz. Adem-i sırfa kaçamaz. Cehennem ağzını, Cennet dahi ağuş-u nazendaranesini açıp bekliyorlar.
HÂTİME
İslâm'ın ve Asya'nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünki Asya'nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.
Birinci Kuvvet: Maarif ve medeniyet ile mücehhez olan İslâmiyetin kuvvet-i hakikiyesidir.
İkincisi:
Tekemmül-ü mebadî ve vesaitle mücehhez olan ihtiyac-ı şediddir.
Üçüncüsü:
Asya'yı gayet sefalette, başka yerleri nihayet terakkide görmekten neş'et eden tenebbüh-ü tâm ve teyakkuz-u kâmil ile mücehhez olan gıbta ve rekabet ve kin-i muzmerdir.
Dördüncüsü:
Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelime; ve zeminin hâsiyeti olan i'tidal ve ta'dil-i mizac; ve zamanın ziyası olan tenevvür-ü ezhan; ve medeniyetin kanunu olan telahuk-u efkâr; ve bedevîyetin lâzımı olan selâmet-i fıtrat; ve zarûretin semeresi olan hafiflik; ve cür'et-i teşebbüs ile mücehhez olan isti'dad-ı fıtrîdir.
Beşincisi: Bu zamanda maddeten terakkiye mütevakkıf olan i'layı kelimetullah; İslâmiyetin emriyle ve zamanın ilcaâtıyla ve fakr-ı şedidin icbarı ile ve her arzuyu öldüren ye'sin ölmesiyle hayat bulan ümid ile mücehhez olan arzu-yu medeniyet ve meyl-i teceddüddür. Ve bu kuvvetlere yardım etmek için ecanib içine ihtilâl veren ve medeniyetlerini ihtiyarlattıran mesavî-i medeniyetin mehasinine galebesidir. Ve sa'yin sefahete adem-i kifayetidir. Bunun iki sebebi vardır:
Yükleniyor...