siper etse, himayet damarını tahrik etmeye bedel, hiddetini celbeder. Kur'ân'ı kavî bir hâdimden mahrum bırakmakla, zaîf bir elde beraber yere düşerse o, Kur'ân'ı kendi nefsi için sever demektir.

Evet, dine imale etmek ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine hizmet olur. Yoksa dinsizsiniz dese, onları tecavüze sevketmektir. Din dâhilde menfî tarzda istimal edilmez. Otuz sene halife olan bir zât, menfî siyaset namına istifade edildi zannıyla, şeriata gelen tecavüzü gördünüz. Acaba şimdiki menfî siyasetçilerin fetvalarından istifade edecek kimdir, bilir misin? Bence İslâmın en şedid hasmıdır ki, hançerini İslâmın ciğerine saplamıştır.

Dediler:

-İttihad'a şedid bir muarız idin. Neden şimdi sükût ediyorsun?

Dedim:

-Düşmanların onlara şiddet-i hücumundan. Düşmanın hedef-i hücumu, onların hasenesi olan azm ü sebattır ve İslâmiyet düşmanına vasıta-i tesmim olmaktan feragatıdır.

Bence yol ikidir: Mizanın iki kefesi gibi; birinin hıffeti, ötekinin sıkletine geçer. Ben tokadımı, Antranik ile beraber Enver'e, Venizelos ile beraber Said Halim'e vurmam. Nazarımda, vuran da sefildir.

Dediler:

-Fırkacılık lâzım-ı meşrutiyettir.

Dedim:

-Bizdekilerde hutût-u efkâr, telâki için mütemayilen imtidada bedel, münharifen gittiğinden nokta-i telâki vatanda, belki kürede görülmüyor. Vücûd, adem gibi; birinin vücûdu ötekinin ademini ister.

İnad, bâzan müfrit fırka mutaassıblarına, dalâl ve bâtılı iltizam ettirir. Şeytan birisine yardım etse, melek der, rahmet okutur. Ötekinde melek görse, libasını değiştirmiştir der, lanet eder. Sû'-i zan ve hüsn-ü zan nazariyle dürbinin iki tarafı gibi leh, aleyh.. vâhî emareyi bürhan, bürhanı vâhî emare görür.

Yükleniyor...