[Bu fıkradaki hâdiseler vakıa mutabık ve acib bir tarzda "Beni mahzun etmeyiniz, zemin hiddet eder." dediğimden üç dakika sonra zelzele olmasını, hayret ve taaccüble tahsin etmek şefkatın iktizası olduğu halde, medar-ı tenkid olamaz.]

"Dört saat ifadesi alınıp sıkıntı çekmesinden on saat sonra, âdeta aynı zamanda iki milyon lira zarar veren maarif yangını gösterdi ki; Risale-i Nur belaların def'ine bir vesiledir ki, Nurlara hücum edildi, bela yol buldu, geldi." denilmektedir.

Yüzkırkbir numaralı mektubda: Dört buçuk saat ifadesi alındıktan sonra Ankara'da maarif dairesinin ve otomobil garajının, İzmir'de bir fabrikanın, Adana'da büyük bir binanın yanmasından bahisle bunun bir tesadüf olmadığı isbata kalkışıldıktan sonra, "Beni risalelerimden mahrum etmeyiniz. Yoksa hem bana, hem bu vatana yazık olur, zemin zelzele ile hiddet eder, dediğinden üç dakika sonra üç sâniye devam eden zelzele, zeminin hiddeti ve ateş ile maarif dairesini sarması, mahkemece dört defa isbat edilen, çok defa zelzelenin Risale-i Nur'a ve şakirdlerine taarruzları zamanında gelmesi tesadüf olamaz. Risale-i Nur'un bu memlekette belanın def'ine vesile olduğu çok hâdiselerle tahakkuk etmiştir." denilmektedir.

Yüzkırkyedi numaralı mektubda: Bu defa bize hücumların aynı zamanında kış çok hiddet etti. Şiddetli soğuk ve fırtına ile havanın kızdığı gösterdi ki; hücumların durmasıyla ve Nurcuların ferahlanmasıyla Zemherir günlerinin Nevruz günleri gibi gülmeye başlaması... Ve maarif dairesinin yanması küllî bir tokattır.

* * *


[Tebrik ve âferin ile mukabele edilecek bir hale, itiraz nazarıyla bakılmaz.]


Bu defa bana mahkemede sordukları çok manasız sualler içinde "Ne ile yaşıyorsun?" dediler. Dedim ki: İktisad bereketiyle. Bir vakit Isparta'da bir Ramazanda bir ekmek, bir kilo torba yoğurdu, bir kilo pirinç ile yaşayan bir adam, maişet için dünyaya tenezzül

Yükleniyor...