Belki şişenin gümüşe olan mübayeneti bir istiare-i bedîanın karinesidir. Demek şişe şeffafiyetiyle, fidda dahi beyaz ve parlaklık hasebiyle, güya Cennet'in kadehlerini tasvir etmek için iki nümunedirler ki Sâni'-i Rahman bu âleme göndermiş. Tâ nefis ve mallarıyla Cennet'e müşteri olanların rağabatını tehyic ve iştihalarını açsın.

Aynen bunun gibi,

مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ

bir istiare-i bedîa ondan takattur ediyor. O istiarenin zemini ise, zemin ve âsuman mabeyninde hükm-ü hayal ile tasavvur olunan müsabakat ve rekabetin tahayyülü üzerine müessestir. Mezraası şöyledir ki; zemin kar ve bered ile tezemmül veya taammüm eden dağlarıyla ve rengârenk besatîniyle süslendiği gibi, güya ona rekabeten ve inaden âsuman dahi cibal ve besatîni andıran rengârenk ile teşekkül eden ve dağlara nazireler yapmak için parça parça dağılan bulutlarıyla sarılıp cilveger oluyor. O dağ gibi parça parça bulutlar; sefineler veyahut dağlar veyahut develer veyahut bostan ve derelerdir denilse, teşbihte hata edilmemiş olur. O cevvdeki seyyarelerin çobanı ra'ddır. Kamçı gibi, berkini başları üzerine silkeleyip dolaştırıyor. O müsahhar sabihalar ise, o bahr-i muhit-i havaîde seyr ü cereyan etmekle, mahşere tesadüf etmiş dağları andırırlar. Güya sema, su buharının zerratını ra'd ile silâh başına davet ettiği gibi.. "Rahat olun" emriyle herkes yerine gider, gizlenir. Evet çok defa bulut dağın libasını giydiği gibi, heykeli ile teşekkül etmekle beraber bered ve karın beyazıyla televvün ve rutubet ve bürudetiyle tekeyyüf eder. Öyle ise bulut ve dağ komşu, arkadaştırlar. Birbirine levazımatını âriye

Yükleniyor...