Tenbih:
Bu şiiri güzel gösteren içindeki hayalin hakikate bir derece müşabehetidir. Zira yağmur gecikse sonra gelse toprak vız vız gibi bir savtı çıkartarak suyunu çeker. Bu hali gören geçliğine ve şiddet-i ihtiyacına intikal ettiğinden, meşhur deveranın sırrıyla ve tevehhümün tasarrufatıyla bir muaşaka ve mükâleme suretine ifrağ eder.
İşaret:
Herbir hayalde bu çiznök gibi bir dane-i hakikat bulunmak şarttır...
Üçüncü Mes'ele
Kelâmın elbise-i fahiresi veyahut cemali ve sureti, üslûb iledir. Yani kalıb-ı kelâm iledir. Şöyle ki: Ya dikkat-i nazar veya tevaggul veya mübaşeret veya san'atın telakkuhuyla hayalde tevellüd eden temayülatın hususiyatından teşekkül eden suretlerden terekküb eden istiare-i temsiliyenin parçaları telahuk ettiklerinden tenevvür ve teşerrüb ve teşekkül eden üslûb, kelâmın kalıbı olduğu gibi, cemalin madeni ve hulel-i fahirenin destgâhıdır. Güya aklın borazanı denilmeye şâyan olan irade ses etmekle, kalbin karanlık köşelerinde yatan manalar çıplak, yalın ayak, baş açık olarak çıktıklarından mahall-i suver olan hayale girerler.
O hazinet-ül hayalde buldukları sureti giyerler. En ekall bir yazmayı sarar. Veya bir pabucu giyer, lâakal
Yükleniyor...