Öyle ise, zâtî olan meziyetini mükâfat-ı uhreviyeye sakla, birkaç kuruşluk dünya metaına satma.
İ'lem ey hitabet-i umumiye sıfatı ile gazete lisanıyla konferans veren muharrir!
Sen, kendi nefsini aşağı göstermeye ve nedamet ederek kusurlarını ilân etmeye hakkın var. Fakat şeair-i İslâmiyeye zıd ve muhalif olan herzeler ile İslâmiyeti lekelendirmeğe kat'iyyen hakkın yoktur.
Seni kim tevkil etmiştir? Fetvayı nereden alıyorsun? Hangi hakka binaen milletin namına, ümmetin hesabına İslâmiyet hakkında hezeyanları savurarak dalaletini neşr ve ilân ediyorsun? Milleti, ümmeti kendin gibi dâll zannetme. Dalaletini kime satıyorsun? Burası İslâmiyet memleketidir, Yahudi memleketi değildir. Cumhur-u mü'minînin kabul etmediği bir şeyin gazete ile ilânı, milleti dalalete davettir, hukuk-u ümmete tecavüzdür. Bir adamın hukukuna tecavüze cevaz-ı kanunî olmadığı halde, koca bir milletin belki âlem-i İslâmın hukukuna hangi cesarete binaen tecavüz ediyorsun? Ağzını kapat!..
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Kâfirlerin, müslümanlara ve ehl-i Kur'ana düşman olmaları küfrün iktizasındandır. Çünki küfür imana zıddır. Maahâza Kur'an, kâfirleri ve âba ve ecdadlarını i'dam-ı ebedî ile mahkûm etmiştir.
Binaenaleyh müslümanlar ile ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet boşa gidiyor. Onların muhabbetiyle karşılaşılamaz. Onlardan meded beklenilemez. Ancak
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
diye Cenab-ı Hakk'a iltica etmek lâzımdır.
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Kâfirlerin medeniyeti ile mü'minlerin medeniyeti arasındaki fark:
Birincisi:
Medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir. Zahiri parlıyor, bâtını da yakıyor. Dışı süs içi pis, sureti me'nus sîreti ma'kûs bir şeytandır.
İkincisi:
Bâtını nur, zahiri rahmet, içi muhabbet, dışı uhuvvet, sureti muavenet, sîreti şefkat, cazibedar bir melektir.
İ'lem ey hitabet-i umumiye sıfatı ile gazete lisanıyla konferans veren muharrir!
Sen, kendi nefsini aşağı göstermeye ve nedamet ederek kusurlarını ilân etmeye hakkın var. Fakat şeair-i İslâmiyeye zıd ve muhalif olan herzeler ile İslâmiyeti lekelendirmeğe kat'iyyen hakkın yoktur.
Seni kim tevkil etmiştir? Fetvayı nereden alıyorsun? Hangi hakka binaen milletin namına, ümmetin hesabına İslâmiyet hakkında hezeyanları savurarak dalaletini neşr ve ilân ediyorsun? Milleti, ümmeti kendin gibi dâll zannetme. Dalaletini kime satıyorsun? Burası İslâmiyet memleketidir, Yahudi memleketi değildir. Cumhur-u mü'minînin kabul etmediği bir şeyin gazete ile ilânı, milleti dalalete davettir, hukuk-u ümmete tecavüzdür. Bir adamın hukukuna tecavüze cevaz-ı kanunî olmadığı halde, koca bir milletin belki âlem-i İslâmın hukukuna hangi cesarete binaen tecavüz ediyorsun? Ağzını kapat!..
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Kâfirlerin, müslümanlara ve ehl-i Kur'ana düşman olmaları küfrün iktizasındandır. Çünki küfür imana zıddır. Maahâza Kur'an, kâfirleri ve âba ve ecdadlarını i'dam-ı ebedî ile mahkûm etmiştir.
Binaenaleyh müslümanlar ile ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet boşa gidiyor. Onların muhabbetiyle karşılaşılamaz. Onlardan meded beklenilemez. Ancak
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ
diye Cenab-ı Hakk'a iltica etmek lâzımdır.
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Kâfirlerin medeniyeti ile mü'minlerin medeniyeti arasındaki fark:
Birincisi:
Medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir. Zahiri parlıyor, bâtını da yakıyor. Dışı süs içi pis, sureti me'nus sîreti ma'kûs bir şeytandır.
İkincisi:
Bâtını nur, zahiri rahmet, içi muhabbet, dışı uhuvvet, sureti muavenet, sîreti şefkat, cazibedar bir melektir.
Yükleniyor...